27 Kasım 2007 Salı

Babasının Kızı

Babalar, erkek çocukları olsun isterken, duygularını en rahat kız çocukları ile paylaşırlar. Babalarının erkek çocukları ile kurdukları ilişkilerde mesafe söz konusu iken, kızları ile kurdukları ilişkide bu mesafenin büyük oranda kalktığı görünür. Üstelik kız çocukları babalar tarafından üzerlerinde yük olarak görülen, evlenecekleri güne kadar baba için her an problem çıkartacak bir evlat konumundayken.
Bu ilişkilerde en belirleyici olan baba ve oğul arasındaki küçük yaşlardan beri var olan rekabet ilişkisinin varlığıdır. Bu ilişki, özellikle erkek evlat tarafından üretilir. Baba erkek evlat üzerinde, kız çocuklarında olmadığı kadar buyurgan bir tavırla var olur. Duygularını erkek çocukla ilişkisinde gösterdiği zaman otoritesini kaybetme korkusu yaşarken, kız çocuklarına karşı duygularını göstermekten kaçınmaz. Çünkü duygularını gösterse de göstermese de baba-kız ilişkisinde otorite her zaman babadır, babaya göre… Ancak erkek çocukla olan ilişkisinde durum böyle değildir. Erkek çocuk, babanın duygusallığını yani zayıflığını fark ederse otoritesini kırabilir. Babanın bu korkuları oğluyla yeterli ilişkiyi kuramamasına neden olur. Ve kızlara da normalde davranmadıkları kadar toleranslı, yakın, sevecen olurlar. Kızlar babalarından gördükleri bu yakınlığı çoğu zaman annelerinden görmezler. Bazı kızlar babalarıyla her sorununu konuşurken annelerine uzak kalırlar. Babanın oğullarıyla kurduğu ilişkideki bastırılmış duygular kız çocuklarıyla olan ilişkide ödünlenir. Bu ödünleme mekanizmasında baba kız çocuklarına, diğer kardeşlere davranmadığı kadar açık, rahat davranır.

Babanın bu tavrı kızların erkekleri algılayışında belirleyici rol oynar. Birçok baba-kız ilişkisi bu şekildedir ve kız çocukları babalarına geliştirdikleri erkek algısını topluma geneller ve erkeklerle olan ilişkisinde de aynı şeyi beklerler. Babasının kendisine davrandığı gibi davranmasını, onu nazlamasını, kaprislerini çekmesini isterler… Babalarının kızlarına olan düşkünlüğünün bir başka nedeni baba ve anne arasındaki ilişkide yaşanan iletişim bozukluğudur. Karı-koca arasındaki iletişim bozuklukları, hayal kırıklıkları, ilişkilerde içe kapanmalara neden olur, eşleri, duygularını farklı noktalarda tatmin etmeye götürür. Annelerin kız çocuklarıyla ne kadar iyi anlaşsalar da asıl düşkünlüklerinin erkek çocuklarına olması bu anlamda önemlidir. Anne, babayla yaşadığı olumsuz ilişkiyi oğluna yansıtır, bütün duygularını ona transfer eder ve onu zihnindeki erkek gibi yetiştirmeye çalışır. Eşinde bulamadığı duyguları onda tatmin etmeye çalışır. Burada şu hususu açmakta fayda var. Transfer duygusu, kişinin bir kişiye geliştirdiği duyguyu başka bir yere kaydırmasıdır. Babaların kızlarına, annelerinse erkek çocuklarına geliştirdikleri duygular bu nevi duygulardır. Ancak bu duygular (aktarım) sevgiliye ya da eşe hissedildiği gibi aksetmez ve öyle yaşanmaz. Aktarım duygusu gerçek duygunun yerini alan bir ikame duygusudur.

İşte benzer bir durum babalar ve kız çocukları arasında da kendini gösterir. Anne ile olumlusuz ya da yetersiz iletişim içinde olan babalar kızlarına daha düşkün olabilirler. Kızlarıyla ilişkilerinde duygularını saklamayı gerektirecek herhangi bir sorun yoktur. Ancak anne, onun neredeyse rakibi konumundadır. Anneyle, erkek çocuklarıyla, duygularını tutarak yaşayan babalar genelde kız çocuklarıyla çok rahat, açık ilişki kurarlar.

Kız çocukları, babalarından gördükleri bu sevgiye büyük bir bağlılıkla karşılık verince aradaki iletişim çok güçlenir. Bu nedenle kızların karşı cinste babayı aradıkları söylencesi haklılık içerir. Tıpkı erkeklerin kadınlarda annelerini aradıkları gibi...