Açangül : çiçek açan gül, açılan gül çiçeği
Açelya : Fundagiller familyasından, kokusuz ama güzel renkli çiçek.
Açılay : Çiçek gibi açıl, Ay gibi güzel ol.
Açkıngül : Açılmış gül.
Adalet : Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek.
Adın : "ad" sözcüğünün tekil ikinci kişi iyelik eki almış hali
Adile : Adaletli olan, doğruluktan ayrılmayan.
Afet : İnsanlığın önleyemediği büyük doğal felaket
Afife : Namuslu, iffetli, temiz ve dürüst
Afitap : Güneş / Çok güzel
Ağca : Rengi ak gibi olan, oldukça ak tenli; beyaza çalan, akça
Ağça : Ağca, Akça
Ağgünlü : günü aydınlık olan, ak günlü
Ağış : Göğe doğru yükseliş, yükselme
Ahsen : En güzel, Çok güzel
Ahu : Ceylan / Maral
Ajda : Üzeri çentik çentik, diş diş olan şey.
Akaltan : Hem ak hemde al olan tan
Akaltın : ak renkte altın, beyaz altın
Akaltun : bkz.Akaltın
Akanay : akıp giden Ay; gökyüzünde akıp giden Ay gibi güzel
Akant : Iyi dilekli ant, ak ant, ak yemin
Akanyıldız : geceleri gökte görülen, hızla akıp giden ışıklı gökcismi
Akartuna : Akıp gitmekte olan Tuna, akar durumdaki Türk; akıncı Türk
Akartürk : su gibi akıp gider durumdaki Türk akıncı Türk
Akbaşak : ak renkli başak
Akcan : ak yaşam; temiz ruhlu kişi, ak tenli ve cana yakın akça pakça sevgili
Akça : oldukça ak, oldukça beyaz renkli beyazca; ak tenli
Akgül : ak renkli gül, beyaz gül; ak tenli ve gül gbi güzel
Akgüneş : ak aydınlık Güneş; akça pakça ve güneş gibi aydınlatıcı
Akgüngör : "aydınlık, gönençli, dirlik düzenlik içinde bir göresin" anlamına bir dilek
Akın : düşman ülkesine yapılan saldırı; kalabalık bir şeyin ardı kesilmeksizin gelip durması
Akipek : ak renkte ipek; ak renkli ipek tenli
Akkız : ak tenli kız
Akkor : ışık saçacak bir aklığa varacak derecede ısıtılmış olan, ak ışık saçan kor
Akkutlu : Iyilik gönenç, uğur getirdiğine inanılan
Akmeriç : ak, aydınlık meriç
Akmut : ak dilek, ak göneniş
Akmutlu : bütün istek ve özlemleri yerine gelmiş olan; ak gönençli
Akol : "ak,aydınlık,temiz olasın" anlamına gelen bir dilek buyruk
Akören : ak, aydınlık kent kalıntısı
Akpınar : ak, aydınlık pınar; berrak pınar
Aksel : ak renkte sel
Aksen : sen aksın, kirlenmemişsin, temizsin
Akses : Ak, aydınlık, temiz ses, namuslu ses
Akseven : ak rengi seven kimse
Aksevil : ak tenli ol ve sevil; akça pakça sevilen kimse
Aksın : akıp gitsin; ak tenlisin
Aksu : Ak renkli su, köpüren su; Anadolu'da kimi akarsuların adı.
Aksuna : ak renkli dişi yaban ördeği
Aktaç : ak renkli taç
Aktuna : ak renkli Tuna ırmağı
Akün : Iyi ve temiz ün
Akyıldız : ak, beyaz yıldız, aydınlık yıldız
Ala alaca : , karışık renkli açık kestane rengi, ela
Ala : Alaca, karışık renkli açık kestane rengi, ela
Alabegüm : açık kestane renkli saygıdeğer hanım
Alagün : Güneş'in bulut arasında kaldığı zamanki gölgeli durum,alaca gün
Alanay : çeken, alan Ay
Alanur : alacalı ışık, ala ışık
Alapınar : alaca pınar, ala pınar
Alara : Güzel gözlü kadın
Albeni : gözü gönlü çeken nitelik çekicilik alım, gönül çelen güzellik
Alçin : Al renkli küçük bir kuş
Alev : yanan ve ışık veren şeylerin türlü biçimlerde uzanan dili, alaz, yalım
Algül : al renkli gül kırmızı gül
Algün : al renkli Güneş kırmızı güneş
Alım : gözü gönlü çeken nitelik,çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni
Alımlı : gönül çeken güzellikte olan, çekici, albenili
Alışık : al renkli ışık, kırmızı ışık; herhangi birşeye alışmış olan
Aliye : Yüce, yüksek
Alkım : düşmekte olan yağmur damlacıklarında güneş ışınlarının kırılıp yansımasıyla Oluşan yedi renkli görüntü, gökkuşağı ebemkuşağı
Alkış : birini alkışlamak için el çırpma,iyi dilek iyi dua; öğüş,öğme
Almıla : al elma
Alsaç : al renkli saç, kızıl saç,kızıl saçlı al ve saç buyruğu
Alsan : san alasın, ünlenesin, ün al
Alsevin : Tanrı seni bize; "al ve sevin"diye verdi anlamında
Alsoy : soyluluk edin, soy al
Altaç : al renkli taç
Altan : kızıl tan
Altınay : altından yapılmış ay
Altınbaşak : başağın altın sarısına dönüşmüş hali, altın renkli başak
Altındal : altından yapılmış dal, çok değerli dal
Altınışık : altın renkli ışık
Altınışın : altın renkli ışın
Altıniz : altın değerinde iz, altınizi
Altınsoy : çok değerli soy, iyi soy
Altıntaç : altından yapılmış taç, değereli taç
Altuna : al renkli Tuna, kızıl Tuna
Altunay : altından yapılmış Ay, altın Ay
Altuntaç : bkz.Altıntaç
Amaç : Ulaşılmak istenilen ülkü, erek
Andaç : anmaya yarayan şey, armağan, anılmak için birine verilmiş şey,anı
Anıl : "sözü edilmek ya da düşünülmek" demek olan "anılmak" Eyleminin buyurma kipinin ikinci tekil kişisi; "daima anılasın" dileğinide içerir
Arı : Içinde hiçbir yabancı öğe bulunmayan, katışıksız, saf; kirden uzak, temiz Arıel temiz el.
Arıel : temiz el
Arın : arı, katışıksız; temiz, kirden uzak
Arınç : barış, erinç, huzur
Arıpınar : arı, duru, temiz pınar
Arısu : katışıksız, arı duru, temiz su
Armağan : birine sevindirmek için karşılıksız olarak verilen şey, bağış, ödül
Arsal : arı gibi temiz ve çalışkan; buğday renkli, kumral
Arzu : İstek, özlem eğilim
Asena : dişi kurt; güzel kız
Asiye : Acılı kadın / Direk
Aslı : Kerem ile Aslı adlı halk öyküsünün kadın karamanı, Kerem'in sevgilisi Olan, öyküye göre uğruna Kerem2in yandığı kızAslıgül kökenni gül olan, aslı gül olan ; Kerem'in sevgilisi Aslı ile "gül" sözcüğünden Oluşmuş yeni bir ad
Aslıhan : Kerem'in sevgilisi Aslı2nın bir başka adı
Aslım : soyum sopum, kökenim; benim olan Aslı
Asu : azgın ve huysuz at
Asude : Sessiz, sakin dinlendirici
Asuman : Gök, gökkubbe, sema
Asya : Yeryüzünün anakaralarından (kıta) birinin adı
Aşkım : sevdiğim, sevgilim
Aşkın : Aşmış, ileri, üstün/ Senin aşkın
Ateş : odun, kömür, ot gibi özdeklerin yanmasıyla ısı ve ışığın birlikte belirlemesi; Tutuşmuş olan nesne
Atıfet : Allah'ın Lütfu
Avunç : avutan şey, acıyı ve sıkıntıyı gideren, oyalayan
Ay : Yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi
Ayaltın : Ay gibi güzel ve altın gibi değerli
Ayasun : "Ay'a takdim et, Ay'a sun" buyruğu
Ayaşan : "Ay'a şan olsun" anlamına; Ay'ı aşıp giden
Ayataç : Ay için taç
Ayben : "ben Ay gibi güzelim" anlamında
Aybeniz : yüzü gibi güzel olan, Ayyüzlü
Aybike : Ay gibi güzel ve el değmemiş kadın.
Aybüke : Eski Türk kadın isimlerinden
Ayca : Ay gibi, yüzü Ay gibi güzel olan
Aycan : Ay gibi güzel insan
Ayça : Ay'ın, ilk günlerinde aldığı yay biçimi, Ay'ın ilk günlerindeki Görünüşü, yeni ay, hilal
Ayçe : bkz. Ayça
Ayçıl : gökteki Ay gibi, Ay gibi güzel, Ay'a benzeyen
Ayçiçeği : , günebakan
Ayçiçek : çiçeği çok iri, tabak gibi ve sarı renkte olan, tokuundan yağ çıkarılan bir bitki
Ayçin : Ayçın, ay gibi, aya benzer
Ayda : gülgillerden, dere kıyılarında, çayırlarda yetişen bir bitki; şaşma üzülme, İsteklendirme, bilirir bir ünlemAydagül : "ayda, her ay gül" anlamına bir dilek
Aydan : Ay gibi güzel, Ay'dan yapılmış
Aydeniz : Ay ile denizsin
Aydenk : Ay gibi güzel, güzelliği Ay'a denk olan
Aydınay : parlak Ay, aydınlık Ay
Aydınlık : Ay, dolunay
Aydil : Ay gibi güzel ve yüce gönüllü
Aydilek : parlak, aydınlık dilek, iyi dilek güzel dilek
Aydinç : güçlü, dinç Ay
Aydoğan : gökteki Ay gibi doğmuş olan
Aydolun : Ay'ın yeryuvarlağına dönük yüzünün tümüyle aydınlık olması evresi
Aydüz : Ay gibi güzel ve kırışıksız
Ayfer : Ayışığı
Aygen : gönül arkadaşı
Aygönül : Ay gibi güzel ve sevgi dolu
Aygül : Ay gibi güzel ve parlak renkli
Aygün : Ay ile Güneş
Ayhan : Oğuz inanışına göre gök tanrılarından biri; Oğuz Han'ın oğlu
Ayışığı : Mehtap" adının Türkçesi, ay ışığı
Aykaş : Ay gibi güzel kaş, Ay gibi güzel kaşlı, Ay'ın ilk günlerindeki biçimine benzeyen kaş
Aykut : kut getiren Ay, uğur getiren Ay, kutlu Ay
Ayla : Ay'ın ve kimi yıldızların çevresindeki görülen ışık çemberi, aylin
Aylan : açık alan
Aylin : Ayın çevresinde görülen ışıklı daire
Aynur : Ay gibi ışık saçan, Ay ışığı
Ayperi : Ay ve peri gibi, çok güzel
Ayral : kural dışı, tutulmuş
Aysal : Ay'la ilgili, Ay özelliği taşıyan
Aysan : Ay gibi güzel sanAysel : Ay gibi parlak ve güzel
Aysen : "Ay sensin, Ay gibi güzelsin
Aysev : "sevmek" ten "sev" ile Ay'dan oluşmuş bir ad, "Ay'ı sev
Ayseven : Ay gibi güzel ve sevgi dolu
Aysevil : Ayn gibi güzel ve sevilen
Aysevim : Ay gibi güzel ve sevimli
Aysıl : Ay'a benzeyen
Aysın : Ay gibisin, Ay kadar güzelsin
Aysoy : Ay gibi güzel soy, Ay soylu
Aysu : Ay gibi berrak su
Aysuda : suda ışıkları yansıyan Ay; suda Ay gibi görünen
Aysun : "sunmak"tan "sun" buyruğu ile Ay'dan oluşmuş bir ad, Ay'ı sun
Aysuna : Ay gibi güzel yaban ördeği
Aysunar : Ay'ı sunan kimse
Ayşan : şanı Ay gibi parlak olan, görkemli, parlak
Ayşe : Yaşam, dirlik,
Ayşegül : Güleç, güler yüzlü
Ayşem : Ayşe + m (Benim Ayşem)
Ayşen : Ay gibi güzel ve şen, şen Ay
Ayşıl : Ay ışığı
Ayşın : Ay ışını
Ayşin : Ay gibi, aya benzeyen
Aytaç : Ay gibi taçlı
Aytan : Ay ile tan, Ay ışıklı sabah vakti
Aytek : gökteki Ay gibi biricik, eşsiz
Ayten : Ay gibi beyaz tenli
Aytolun : Ay'ın en dolgun evresindeki durumu, dolunay
Aytun : Ay ve tun, Ay ve Gece
Aytuna : gökteki ay ile Tuna Irmağın'dan oluşmuş bir ad
Aytül : Ay'ın tüllü Ay ile tül, Ay tülü
Ayün : Ay gibi parlak san
Ayverdi : Ay'ın verdiği kimse
Ayyıldız : Ay ve yıldız gibi ışıl ışıl
Ayzıt : Türk söylencebiliminde güzellik tanrıçası, ödüllendirici tanrıça
Azime : Azmeden, yapmak için kesin kararlı / iri, kemikli yapılı
Azize : Onur sahibi yüce, ermiş
Azra : Bakire, el değmemiş
Kız Bebek İsimleri ve Anlamları, En Çok Aranan Kız Bebek İsimleri, En Popüler Kız Bebek İsimleri, En Modern Kız Bebek İsimleri, En Anlamlı Kız Bebek İsimleri, En Güzel Kız Bebek İsimleri, Kız Çocuk İsimleri, En Yeni Kız Bebek İsimleri, Bebek Videoları, Komik Bebekler, Kız Çocuklarına Dair, Kız Çocuğunuz Varsa
15 Ağustos 2007 Çarşamba
B Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Bacı : kız kardeş (eski) şeyh eşi
Bacım : benim kız kardeşim
Bağdagül : bahçedeki gül
Bağlan : Deste, tutam, demet, kızıl renkli bir tür yaban kazı; "bağlanmak"tan buyruk
Bahar : Doğanın canlandığı mevsim
Bahriye : Donanma ve denizle ilgili
Bakanay : bakmakta olan Ay, gören Ay
Bala : Bala ufak tefek, küçücük; küçük ve güzel; çocuk yavru
Balaca : bala, ufacık küçücük küçük ve güzel
Balahun : Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin ikinci karısının adı
Balca : Bal damlası, bal gibi
Balcan : bal gibi can, tatlı can
Baldan : bal gibi tatlı, baldan yapılmış
Balı : Türk erenlerinden birinin adı
Balım : "Benim balım" bal gibi tatlım
Balkı : ışık parlayış, şavk pırıltı
Balsarı : bal renginde olan, bal sarısı
Banu : Ev kadını , bayan
Barçın : Süslü ipek kumaş. Türkleri yöneten yedi kadın hakandan üçüncüsünün ismi.
Barış : savaştan yada bir dargınlıktan sonra iki yanın uzlaşması
Barkın : gezi amacıyla ülkeleri gezen kimse, gezgin
Başak : ekinlerin, taneleri taşıyan kılçıklı başı
Başar : "istenilen biçimde bitir başarıya ulaş" anlamında bir buyruk dilek
Başaran : yapacağı işte başarıya ulaşan işi gereken biçimde bitiren, yapan, Amacına ulaşan; becerikli
Başarı : başarmak eylemiyle ortaya konulan iş, başarılan iş
Başay : yılın ilk ayı
Başgöze : akarsuyun çıktığı yer
Bedia : Güzellik, üstün değerli olan
Bedis : açık, belli görünen; süs, bezek, bediz
Bediz : açık , belli, görünen; süs bezek, bedis
Bedriye : Ayın ondürdüncü geceki haliyle ilgili
Begüm : hanım, hanımefendi, saygıdeğer kadın
Behice : Şen güleryüzlü
Behiye : Güzel ve alımlı kadın
Bekem : sağlam, dayanıklı kırmızı boya ağacı
Beken : gücü olan, güçlü
Belen : Iki dağ arasından geçen yol, geçit; tepe, yüksek yer, üzeri yassı tepe
Beler : "beleme işini yapar, çocuğu kundaklar, sarar sarmalar" anlamında bir ad;
Belgi : bir şeyi benzerinden ayıran ve onu belirleyen özellik
Belgin : Açık. belirli, farkedilen
Belgün : belli, belirli gün
Beliz : Işaret ve iz nişan ve iz
Belkıs : Yunanca asıllı olup Arapçaya geçen tarihi bir isim
Benal : "beni al"
Benan : beni an beni unutma
Benay : ben Ay'ım Ay gibiyim
Benek : ben gibi ufak leke
Bengi : ölümsüz, sonsuz, sonsuza dek sürecek olan, hiç ölmeyecek olan
Bengisan : ölümsüz san, sonsuza kadar sürecek ad
Bengisu : İnsana ölmezlik verdiğine inanılan su / Abıhayat
Bengül : beni gül olan, beni gül gibi güzel olan
Benian : "Beni her zaman anımsa, beni an"
Benice : ölümsüz, sonsuz
Bensu : ben su gibiyim, güzelim
Beren : koyun yavrusu, kuzu; güçlü; tanınmış
Beria : Güzellik ve olgunlukta akranlarından üstün olan
Beril : Mücevher olarak da kullanılan bir tür maden
Berin : Manen çok yüksek
Berke : zerdali, kayısı; kamçı, değnek
Berksun : Berksun sağlam sun
Berna : Genç, delikanlı
Berra : Doğru sözlü, hayır işleyen
Berrak : Temiz, saf, arınmış
Berrin : Manen çok yüksek, yüce yaradılışlı
Beste : Ezgilerin özgün dizimi,
Beşgül : beştane gül
Betigül : yüzü gül, gül yüzlü
Betigün : Beti:Yüz (Bet benizdeki gibi) Gün: Aydınlık, Aydınlık yüz
Betil/Betül : Temiz, iffetli
Betil : "erkek eli değmemiş, erkekten uzak yaşayan, namuslu, günah işlememiş Kadın"anlamına gelen Arapça "betül" sözcüğünden türkçeleşmiş olabilir
Beyhan : Bey soyundan
Beyza : Beyaz / En beyaz
Bezek : süs, takı
Bezen : Bezek, çok göze çarpan süs.
Bihter : En iyi
Bike / Bikem : Kadın, hanım
Bike : evlenmemiş, çocuk doğurmamış, erden
Bilen : bir şeyi anlamış ya da öğrenmiş olan, bilgisi olan, alışmış olan;tanıyan
Bilgay : bilgili ve Ay gibi güzel
Bilge : Çok bilen ve bildiklerini başkalarının yararına sunan
Bilgehan : çok bilgili devlet başkanı, bilge devlet başkanı; Göktürk imparatorlarından Birinin adı
Bilgen : bilen, bilgili
Bilger : bilen, bilgili, bilgen
Bilgi : bir iş ya da konuyla ilgili olarak bilinen şey
Bilgin : Herhangi bir konuda derin bilgisi olan kimse.
Bilgisel : bilgiyle ilgili, bilgi özelliğinde
Bilgül : bil ve gül, "bilirsen gülersin, mutlu olursun"
Bilgün : "günü bil"
Bilin : herkesçe tanın, bilmek işine konu ol
Billur : Pek duru ve temiz cam
Bilsev : "bilerek sev"
Binay : bin tane ay
Bingül : bin tane gül
Bingün : bin tane gün; bin tane güneş
Biniz : bin tane iz
Binnaz : bin türlü naz eden, bin tane naz
Binnur : Çok nurlu
Biray : Ay gibi tek, eşsiz
Bircan : biricik ve cana yakın
Birce : Biricik, bir tanecik
Bircim : "Biriciğim" in bir biçimi
Birdal : bir tek dal, bir tek dal gibi olan
Birgen : yalnızlığı seven, yalnızlığa alışık
Birgül : bir tek gül
Birim : bir niceliği ölçmek için kendi türünden seçilen örnek ve değişmez parça; "birtanem, biriciğim
Biriz : Bir tekiz, bir tanetiz, birciğiz
Birsel : bir sel gibisin, bir selsin
Birsen : "bir tek sen", "senden başkası değil"
Birsin : biriciksin, teksin, eşin benzerin yok
Birsu : bir içim su gibisin
Birtek : eşi benzeri, ikincisi olmayan, biricik; çok sevilen; bir ve tek olan
Birtür : tek türlü, başka türlü olmayan, benzeri olmayan
Bozcin : Buğu soğuk bir cisim üzerinde ince bir tabaka durumunda yoğunlaşmış su buharı
Bucak : Genellikle, geniş verimli bakımlı alanlara verilen ad (Köşe bucaktaki anlamı gibi)
Buket : Çiçek demeti
Bulca : bulunmuş bir biçimde
Buluş : herkesin kolay düşünemeyeceği yaratıcılık; bulma biçimi
Burcu : güzel koku, ıtır
Burcum : güzel koku; burcu
Burçak : taneleri hayvan yemi olarak kullanılan, mercimeğe benzeyen bir bitki
Burçin : dişi geyik, bozcinbozçin, bürçin
Büklüm : bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu halka ya da kat kıvrım
Bürçin : dişi geyik, bozcin, bozçin, burçin; Cengiz Han'ın ilk eşinin adı
Bürüm : burulmuş, katlanmış olan
Bürümcek : Iprişim yumağı, ipek ipliği yumağı
Bürümcük : Ipekten dokunmuş kumaş
Büşra : İyi haber
Büyüm : "büyü" sözcüğünün "m" iyelik eki almış biçimi; beni büyüleyen, benim büyüm
Bacım : benim kız kardeşim
Bağdagül : bahçedeki gül
Bağlan : Deste, tutam, demet, kızıl renkli bir tür yaban kazı; "bağlanmak"tan buyruk
Bahar : Doğanın canlandığı mevsim
Bahriye : Donanma ve denizle ilgili
Bakanay : bakmakta olan Ay, gören Ay
Bala : Bala ufak tefek, küçücük; küçük ve güzel; çocuk yavru
Balaca : bala, ufacık küçücük küçük ve güzel
Balahun : Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin ikinci karısının adı
Balca : Bal damlası, bal gibi
Balcan : bal gibi can, tatlı can
Baldan : bal gibi tatlı, baldan yapılmış
Balı : Türk erenlerinden birinin adı
Balım : "Benim balım" bal gibi tatlım
Balkı : ışık parlayış, şavk pırıltı
Balsarı : bal renginde olan, bal sarısı
Banu : Ev kadını , bayan
Barçın : Süslü ipek kumaş. Türkleri yöneten yedi kadın hakandan üçüncüsünün ismi.
Barış : savaştan yada bir dargınlıktan sonra iki yanın uzlaşması
Barkın : gezi amacıyla ülkeleri gezen kimse, gezgin
Başak : ekinlerin, taneleri taşıyan kılçıklı başı
Başar : "istenilen biçimde bitir başarıya ulaş" anlamında bir buyruk dilek
Başaran : yapacağı işte başarıya ulaşan işi gereken biçimde bitiren, yapan, Amacına ulaşan; becerikli
Başarı : başarmak eylemiyle ortaya konulan iş, başarılan iş
Başay : yılın ilk ayı
Başgöze : akarsuyun çıktığı yer
Bedia : Güzellik, üstün değerli olan
Bedis : açık, belli görünen; süs, bezek, bediz
Bediz : açık , belli, görünen; süs bezek, bedis
Bedriye : Ayın ondürdüncü geceki haliyle ilgili
Begüm : hanım, hanımefendi, saygıdeğer kadın
Behice : Şen güleryüzlü
Behiye : Güzel ve alımlı kadın
Bekem : sağlam, dayanıklı kırmızı boya ağacı
Beken : gücü olan, güçlü
Belen : Iki dağ arasından geçen yol, geçit; tepe, yüksek yer, üzeri yassı tepe
Beler : "beleme işini yapar, çocuğu kundaklar, sarar sarmalar" anlamında bir ad;
Belgi : bir şeyi benzerinden ayıran ve onu belirleyen özellik
Belgin : Açık. belirli, farkedilen
Belgün : belli, belirli gün
Beliz : Işaret ve iz nişan ve iz
Belkıs : Yunanca asıllı olup Arapçaya geçen tarihi bir isim
Benal : "beni al"
Benan : beni an beni unutma
Benay : ben Ay'ım Ay gibiyim
Benek : ben gibi ufak leke
Bengi : ölümsüz, sonsuz, sonsuza dek sürecek olan, hiç ölmeyecek olan
Bengisan : ölümsüz san, sonsuza kadar sürecek ad
Bengisu : İnsana ölmezlik verdiğine inanılan su / Abıhayat
Bengül : beni gül olan, beni gül gibi güzel olan
Benian : "Beni her zaman anımsa, beni an"
Benice : ölümsüz, sonsuz
Bensu : ben su gibiyim, güzelim
Beren : koyun yavrusu, kuzu; güçlü; tanınmış
Beria : Güzellik ve olgunlukta akranlarından üstün olan
Beril : Mücevher olarak da kullanılan bir tür maden
Berin : Manen çok yüksek
Berke : zerdali, kayısı; kamçı, değnek
Berksun : Berksun sağlam sun
Berna : Genç, delikanlı
Berra : Doğru sözlü, hayır işleyen
Berrak : Temiz, saf, arınmış
Berrin : Manen çok yüksek, yüce yaradılışlı
Beste : Ezgilerin özgün dizimi,
Beşgül : beştane gül
Betigül : yüzü gül, gül yüzlü
Betigün : Beti:Yüz (Bet benizdeki gibi) Gün: Aydınlık, Aydınlık yüz
Betil/Betül : Temiz, iffetli
Betil : "erkek eli değmemiş, erkekten uzak yaşayan, namuslu, günah işlememiş Kadın"anlamına gelen Arapça "betül" sözcüğünden türkçeleşmiş olabilir
Beyhan : Bey soyundan
Beyza : Beyaz / En beyaz
Bezek : süs, takı
Bezen : Bezek, çok göze çarpan süs.
Bihter : En iyi
Bike / Bikem : Kadın, hanım
Bike : evlenmemiş, çocuk doğurmamış, erden
Bilen : bir şeyi anlamış ya da öğrenmiş olan, bilgisi olan, alışmış olan;tanıyan
Bilgay : bilgili ve Ay gibi güzel
Bilge : Çok bilen ve bildiklerini başkalarının yararına sunan
Bilgehan : çok bilgili devlet başkanı, bilge devlet başkanı; Göktürk imparatorlarından Birinin adı
Bilgen : bilen, bilgili
Bilger : bilen, bilgili, bilgen
Bilgi : bir iş ya da konuyla ilgili olarak bilinen şey
Bilgin : Herhangi bir konuda derin bilgisi olan kimse.
Bilgisel : bilgiyle ilgili, bilgi özelliğinde
Bilgül : bil ve gül, "bilirsen gülersin, mutlu olursun"
Bilgün : "günü bil"
Bilin : herkesçe tanın, bilmek işine konu ol
Billur : Pek duru ve temiz cam
Bilsev : "bilerek sev"
Binay : bin tane ay
Bingül : bin tane gül
Bingün : bin tane gün; bin tane güneş
Biniz : bin tane iz
Binnaz : bin türlü naz eden, bin tane naz
Binnur : Çok nurlu
Biray : Ay gibi tek, eşsiz
Bircan : biricik ve cana yakın
Birce : Biricik, bir tanecik
Bircim : "Biriciğim" in bir biçimi
Birdal : bir tek dal, bir tek dal gibi olan
Birgen : yalnızlığı seven, yalnızlığa alışık
Birgül : bir tek gül
Birim : bir niceliği ölçmek için kendi türünden seçilen örnek ve değişmez parça; "birtanem, biriciğim
Biriz : Bir tekiz, bir tanetiz, birciğiz
Birsel : bir sel gibisin, bir selsin
Birsen : "bir tek sen", "senden başkası değil"
Birsin : biriciksin, teksin, eşin benzerin yok
Birsu : bir içim su gibisin
Birtek : eşi benzeri, ikincisi olmayan, biricik; çok sevilen; bir ve tek olan
Birtür : tek türlü, başka türlü olmayan, benzeri olmayan
Bozcin : Buğu soğuk bir cisim üzerinde ince bir tabaka durumunda yoğunlaşmış su buharı
Bucak : Genellikle, geniş verimli bakımlı alanlara verilen ad (Köşe bucaktaki anlamı gibi)
Buket : Çiçek demeti
Bulca : bulunmuş bir biçimde
Buluş : herkesin kolay düşünemeyeceği yaratıcılık; bulma biçimi
Burcu : güzel koku, ıtır
Burcum : güzel koku; burcu
Burçak : taneleri hayvan yemi olarak kullanılan, mercimeğe benzeyen bir bitki
Burçin : dişi geyik, bozcinbozçin, bürçin
Büklüm : bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu halka ya da kat kıvrım
Bürçin : dişi geyik, bozcin, bozçin, burçin; Cengiz Han'ın ilk eşinin adı
Bürüm : burulmuş, katlanmış olan
Bürümcek : Iprişim yumağı, ipek ipliği yumağı
Bürümcük : Ipekten dokunmuş kumaş
Büşra : İyi haber
Büyüm : "büyü" sözcüğünün "m" iyelik eki almış biçimi; beni büyüleyen, benim büyüm
C Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Cahide : Çalışan, çaba gösteren
Can : yaşam; ruh; güç, dirlik; birey, kişi insanın kendi varlığı; sevgili
Canal : güzelliğinle canlar yak
Canan : Sevgili, yar
Canaş : arkadaş, sevgili
Candan : Içten, yürekten
Candeğer : can değecek denli değeri olan
Canhanım : cana yakın hanımefendi
Cankat : mutluluk getiren cana can kat
Cankız : sevilen, tatlı kız, cana yakın kız
Cankut : sevimli, cana yakın ve kutlu, uğurlu
Canöz : canın özü, yaşamın özü
Canözlem : tatlı özlem
Cansen : Can sensin
Cansın : tatlısın, sevgilisin
Cansu : Cana benzer değerde
Cansun : "dirilik sun, güç sun canlılık sun"
Cansunar : canlılık sunan kimse, can sunan kimse, canlandıran
Cemile : Hoşa giden davranış
Cemre : Önce havada, sonra suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
Cennet : Dinsel inançlara göre iyilerin ölünce gideceğine inanılan yer
Ceren : çöllerde yaşayan, çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan
Ceyda : Yararlı, herkese iyilik yapan
Ceyhan : Çukurova'da bir ırmak ve adını bu ırmaktan alan bir ilçe
Ceylan : çölde yaşayan, geyik türünden, gözlerinin güzelliğiyle Ünlü, çok hızlı koşan, ince bacaklı, çok güzel bir hayvan, ceren
Cıvıltı : ufak kuşların, civcivlerin ötüşürken çıkardıkları tatlı ses
Cilvenaz : Nazı özellikle yapan / Cilveyle nazı birarada bulunduran
Coşkunay : sel gibi coşan ve Ay gibi güzel olan
Can : yaşam; ruh; güç, dirlik; birey, kişi insanın kendi varlığı; sevgili
Canal : güzelliğinle canlar yak
Canan : Sevgili, yar
Canaş : arkadaş, sevgili
Candan : Içten, yürekten
Candeğer : can değecek denli değeri olan
Canhanım : cana yakın hanımefendi
Cankat : mutluluk getiren cana can kat
Cankız : sevilen, tatlı kız, cana yakın kız
Cankut : sevimli, cana yakın ve kutlu, uğurlu
Canöz : canın özü, yaşamın özü
Canözlem : tatlı özlem
Cansen : Can sensin
Cansın : tatlısın, sevgilisin
Cansu : Cana benzer değerde
Cansun : "dirilik sun, güç sun canlılık sun"
Cansunar : canlılık sunan kimse, can sunan kimse, canlandıran
Cemile : Hoşa giden davranış
Cemre : Önce havada, sonra suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
Cennet : Dinsel inançlara göre iyilerin ölünce gideceğine inanılan yer
Ceren : çöllerde yaşayan, çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan
Ceyda : Yararlı, herkese iyilik yapan
Ceyhan : Çukurova'da bir ırmak ve adını bu ırmaktan alan bir ilçe
Ceylan : çölde yaşayan, geyik türünden, gözlerinin güzelliğiyle Ünlü, çok hızlı koşan, ince bacaklı, çok güzel bir hayvan, ceren
Cıvıltı : ufak kuşların, civcivlerin ötüşürken çıkardıkları tatlı ses
Cilvenaz : Nazı özellikle yapan / Cilveyle nazı birarada bulunduran
Coşkunay : sel gibi coşan ve Ay gibi güzel olan
Ç Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Çaba : bir işi yapmak için harcanan güç
Çağ : belirli bir özelliği göz önünde tutularak ele alınan zaman bölümü
Çağıl : çağ ile ilgili, çağdaş; çakıl, "çağıl çağıl" ikilimesinden biri
Çağıltı : suyun, akarken taşlara, kayalara çarparak çıkardığı tatlı ses
Çağın : şimşek, yıldırım
Çağla : Badem, erik ve Kaysı gibi meyvaların ham hali
Çağlar : çaplama sesi çıkaran, çağlayan
Çağlasın : çağıltılarla akıp gitsin, çağıltılarla dökülsün
Çağlayan : akarsuyun, yüksekten çağıltılarla, köpürerek döküldüğü yer
Çağrı : birinin bir yere gelmesini isteme
Çelgin : yaralı av hayvanı
Çığ : dağlarda, bir yerden koparak yuvarlandıkça büyüyen kar yığını
Çığıl : başa takılan altın
Çığın : omuz başı; çıkın, bohça
Çığır : çığın açtığı yol; keçiyolu; (mecaz olarak) başkalarının da uyabileceği yeni yol
Çınla : çın çın diye ses verir; "çınlamaktan buyruk
Çiçek : Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölümü
Çiğde : Suyun derin olmayan yeri, sığ yer
Çiğdem : türlü renklerde çiçek açan bir kır bitkisi
Çilen : Ince ince yağan yağmur; bir dağ yemişi, yabanil hünnap,
Çiler : güzel ötüşlü, bülbül gibi çileyen
Çimen : doğal olarak biten çim, yeşillik
Çise : çiseleyen yağmur damlası
Çisem : çise, Çisen
Çisen : çiseleyen yağmur
Çitlembik : mercimek büyüklüğünde, fıstık tadında meyve veren, düz kabuklu, kayona benzer bir ağaç
Çolpan : Gözleri uzağı iyi gören, ilerigörüşlü
Çağ : belirli bir özelliği göz önünde tutularak ele alınan zaman bölümü
Çağıl : çağ ile ilgili, çağdaş; çakıl, "çağıl çağıl" ikilimesinden biri
Çağıltı : suyun, akarken taşlara, kayalara çarparak çıkardığı tatlı ses
Çağın : şimşek, yıldırım
Çağla : Badem, erik ve Kaysı gibi meyvaların ham hali
Çağlar : çaplama sesi çıkaran, çağlayan
Çağlasın : çağıltılarla akıp gitsin, çağıltılarla dökülsün
Çağlayan : akarsuyun, yüksekten çağıltılarla, köpürerek döküldüğü yer
Çağrı : birinin bir yere gelmesini isteme
Çelgin : yaralı av hayvanı
Çığ : dağlarda, bir yerden koparak yuvarlandıkça büyüyen kar yığını
Çığıl : başa takılan altın
Çığın : omuz başı; çıkın, bohça
Çığır : çığın açtığı yol; keçiyolu; (mecaz olarak) başkalarının da uyabileceği yeni yol
Çınla : çın çın diye ses verir; "çınlamaktan buyruk
Çiçek : Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölümü
Çiğde : Suyun derin olmayan yeri, sığ yer
Çiğdem : türlü renklerde çiçek açan bir kır bitkisi
Çilen : Ince ince yağan yağmur; bir dağ yemişi, yabanil hünnap,
Çiler : güzel ötüşlü, bülbül gibi çileyen
Çimen : doğal olarak biten çim, yeşillik
Çise : çiseleyen yağmur damlası
Çisem : çise, Çisen
Çisen : çiseleyen yağmur
Çitlembik : mercimek büyüklüğünde, fıstık tadında meyve veren, düz kabuklu, kayona benzer bir ağaç
Çolpan : Gözleri uzağı iyi gören, ilerigörüşlü
D Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Dal : ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri
Dalince : dal gibi ince yapılı, narin, ince dal
Damla : Bir sıvının küçük parçacığı
Defne : defnegillerden, anayurdu Anadolu olan ve özellikle Ege Bölgesin'nde bol yetişen Yaprakları güzel kokulu, yaz kış yeşil kalan bir ğaç
Değer : bir şeyin ya da bir kimsenin taşıdığı yüksek nitelikler; bir şey için biçilen eder
Demet : ekin, çiçek gibi bitkilerin birkaçının yada bir bölümünün bir arada bağlanmış biçimi
Deniz : Yeryüzünün 3/4'ünü oluşturan tuzlusu tabakası
Denizhan : deniz gibi geniş ve han, sultan gibi güçlü
Derin : Dibi yüzeyinden yada ağzından uzak olan, derinliği olan; Çok içten gelen ve içe işleyen
Derya : Deniz, çok bol, gönül
Destan : Kahramanlık olaylarını konu alanşiir
Deste : Cinsleri aynı ya da birbirine yakın şeylerin birarada bağlanması
Devin : hareket; hareket et, hareketli ol
Devrim : kısa zaman içinde, olumlu yönde önemli niteliksel değişmelere yol açan devinim
Dicle : kaynağı kuzeydoğu Anadolu'da bulunan, ülkelerimizden sonra Irak topraklarından Geçerek denize dökülen büyük ırmak
Diclehan : Dicle Irmağı'nın ve eski Türklerde kağana bağlı küçük devlet başkanı demek olan "han" sözcüğünün oluşturduğu birleşik sözcük
Dide : Göz (Arapça)
Didem : Dide ,Göz: Didem= Gözüm
Dikilerek : oluşturulan ağaçlık, çam ve başka ağaçların gövdeleri
Dikmen : koni biçiminde sivri tepe; dağların en yüksek yeri; doruk, yayla, dik yerdeki orman;
Dilan : Gönül dostu, gönüldaş
Dilara : Gönül alıcı, sevgili
Dilay : Göğe ışık saçan Ay kadar güzel
Dilege : güzel konuşan kimse
Dilek : dilenilen şey, istek
Diler : dileyen,isteyen
Dilge : Tatli dilli
Dilhan : İçten gönülden söyleyen
Dilmen : dilci, dil bilen
Dilruba : Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan
Dinçay : "güçlü, gücü ve sağlığı yerinde olan" anlamına gelen "dinç" sözcüğü İle dünyamızın uydusu Ay'dan oluşan bir ad
Dinçel : Güçlü el.
Diniz : sessiz, durgun, dingin, sakin
Diren : harmanda sapları yaymaya yarayan uzun çatallı ağaçtan yapılmış araç
Diril : "dirilmek"ten buyruk; el dokuması bez
Dirim : canlılık, dirilik, sağlık, yaşam
Doğa : canlı ve cansız nesnelerden oluşan varlığın tümü; Kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç; yaratılış
Doğanay : doğmuş olan Ay, yeni doğan Ay (genellikle ayın birkaç günü İçinde doğan çocuklara verilir)
Doğangün : doğmuş olan gün, yeni doğan Güneş (Güneş doğarken doğmuş olan çocuklara verilir)
Doğay : Ay gibi doğ, Ay olarak doğ; doğa, tabiat
Doğu : Güneş'in doğduğu yön
Dolunay : Ay'ın dolun durumu, Ay'ın bütünüyle parlak olduğu zamanki hali, Ay'ın her ayın ortalarında aldığı dolgun görünüm
Domurcuk : çiçek verecek olan gonca; bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap çiçek ya da birçok yaprak olan kabartı, tomurcuk
Dora : bir dağın en yüksek yeri, doruk
Doruk : bir dağın, bir tepenin, yüksek bir yerin, tepesi, en yüksek yeri
Döndü : Henüz evlenmemiş kız
Duru : bulanık olmayan, açık, temiz
Durugül : arı duru ve gül gibi güzel
Durusel : bulanık olmayan sel
Durusu : bulanık olmayan, dalgasız, pırıl pırıl ve dibi görünen su; temiz su
Duygu : His, gönülde uyanan yankı ya da tepki
Duygun : çok duygulu, duyarlı
Duysal : duyularla ilgili olan, duygulu, duygusal
Dünya : Yeryüzü
Dürdane : İnci tanesi
Dürriye : İnci gibi parlayan
Dalince : dal gibi ince yapılı, narin, ince dal
Damla : Bir sıvının küçük parçacığı
Defne : defnegillerden, anayurdu Anadolu olan ve özellikle Ege Bölgesin'nde bol yetişen Yaprakları güzel kokulu, yaz kış yeşil kalan bir ğaç
Değer : bir şeyin ya da bir kimsenin taşıdığı yüksek nitelikler; bir şey için biçilen eder
Demet : ekin, çiçek gibi bitkilerin birkaçının yada bir bölümünün bir arada bağlanmış biçimi
Deniz : Yeryüzünün 3/4'ünü oluşturan tuzlusu tabakası
Denizhan : deniz gibi geniş ve han, sultan gibi güçlü
Derin : Dibi yüzeyinden yada ağzından uzak olan, derinliği olan; Çok içten gelen ve içe işleyen
Derya : Deniz, çok bol, gönül
Destan : Kahramanlık olaylarını konu alanşiir
Deste : Cinsleri aynı ya da birbirine yakın şeylerin birarada bağlanması
Devin : hareket; hareket et, hareketli ol
Devrim : kısa zaman içinde, olumlu yönde önemli niteliksel değişmelere yol açan devinim
Dicle : kaynağı kuzeydoğu Anadolu'da bulunan, ülkelerimizden sonra Irak topraklarından Geçerek denize dökülen büyük ırmak
Diclehan : Dicle Irmağı'nın ve eski Türklerde kağana bağlı küçük devlet başkanı demek olan "han" sözcüğünün oluşturduğu birleşik sözcük
Dide : Göz (Arapça)
Didem : Dide ,Göz: Didem= Gözüm
Dikilerek : oluşturulan ağaçlık, çam ve başka ağaçların gövdeleri
Dikmen : koni biçiminde sivri tepe; dağların en yüksek yeri; doruk, yayla, dik yerdeki orman;
Dilan : Gönül dostu, gönüldaş
Dilara : Gönül alıcı, sevgili
Dilay : Göğe ışık saçan Ay kadar güzel
Dilege : güzel konuşan kimse
Dilek : dilenilen şey, istek
Diler : dileyen,isteyen
Dilge : Tatli dilli
Dilhan : İçten gönülden söyleyen
Dilmen : dilci, dil bilen
Dilruba : Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan
Dinçay : "güçlü, gücü ve sağlığı yerinde olan" anlamına gelen "dinç" sözcüğü İle dünyamızın uydusu Ay'dan oluşan bir ad
Dinçel : Güçlü el.
Diniz : sessiz, durgun, dingin, sakin
Diren : harmanda sapları yaymaya yarayan uzun çatallı ağaçtan yapılmış araç
Diril : "dirilmek"ten buyruk; el dokuması bez
Dirim : canlılık, dirilik, sağlık, yaşam
Doğa : canlı ve cansız nesnelerden oluşan varlığın tümü; Kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç; yaratılış
Doğanay : doğmuş olan Ay, yeni doğan Ay (genellikle ayın birkaç günü İçinde doğan çocuklara verilir)
Doğangün : doğmuş olan gün, yeni doğan Güneş (Güneş doğarken doğmuş olan çocuklara verilir)
Doğay : Ay gibi doğ, Ay olarak doğ; doğa, tabiat
Doğu : Güneş'in doğduğu yön
Dolunay : Ay'ın dolun durumu, Ay'ın bütünüyle parlak olduğu zamanki hali, Ay'ın her ayın ortalarında aldığı dolgun görünüm
Domurcuk : çiçek verecek olan gonca; bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap çiçek ya da birçok yaprak olan kabartı, tomurcuk
Dora : bir dağın en yüksek yeri, doruk
Doruk : bir dağın, bir tepenin, yüksek bir yerin, tepesi, en yüksek yeri
Döndü : Henüz evlenmemiş kız
Duru : bulanık olmayan, açık, temiz
Durugül : arı duru ve gül gibi güzel
Durusel : bulanık olmayan sel
Durusu : bulanık olmayan, dalgasız, pırıl pırıl ve dibi görünen su; temiz su
Duygu : His, gönülde uyanan yankı ya da tepki
Duygun : çok duygulu, duyarlı
Duysal : duyularla ilgili olan, duygulu, duygusal
Dünya : Yeryüzü
Dürdane : İnci tanesi
Dürriye : İnci gibi parlayan
E Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Ebru : Kaşe / Hare gibi dalgalı kumaş
Ece : kral karısı ya da krallığı yöneten kadın, kraliçe; (mecaz olarak) türdeşleri Arasında üstünlüğü, yeteneği olan kadın, güzel kadın
Ecegül : gül gibi güzel kraliçe
Ecehan : ece, kraliçe
Ecem : benim olan ece, kraliçem
Ecer : el değmemiş, yeni, güzel, acar
Eda : Anlatış yolu ve biçimi / Sevimli olma hali
Ediz : çok değerli, ulu, yüce, yüksek, doruk
Ekim : toprağa tohum ekme işi, ekmek eylemi ve biçimi (Ekim ayında doğan çocuk için)
Ekin : Buğday / Tahılın ekimden harman dönemine kadarki hali / Kültür
Ela : sarıya çalan kestane rengi, ala
Elçim : deste, demet, tutam
Elçin : Deste / Demet / Bir kerede ele alınabilecek kadar az olan nesne
Eldem : uysal, uyumlu; içten
Elgin : elsever, başkalarını seven; evinden ocağından uzak düşmüş
Elif : Arap alfabesinin ilk harfi / dost tanıdık / ışık saçan güzel kız
Eliz : yabancı yerdeyiz, yabancıyız
Elmas : Billurlaşmış karbondan oluşan sert değerli taş
Elvan : Renkli, renk renk / güzel kokuların yayılması
Emel : Güçlü istek / Umulan ve beklenen şey
Emet : bolluk getiren, bolluk, bereket
Emine : Güvenilir, inanılır kimse
Engin : ucu, bucağı görünmeyecek denli geniş; denizin karadan oldukça uzakta bulunan geniş bölümü; yükseklere göre daha alçakta kalan yer, ova
Enginay : aşağılara doğru inmiş Ay, engine inmiş Ay
Enginiz : inmiş iz; engindeki iz
Enginsu : açık deniz
Enise : Sevimli / Dost / Cana yakın arkadaş
Enmutlu : mutluluklar içinde en mutlu olan
Erdem : Iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, doğruluk gibi niteliklerin genel adı
Erdemay : erdemli ve Ay kadar güzel
Erdemli : iyilikçi, alçak gönüllü, doğru; kendisinde erdem bulunan; iyi nitelikleri Kendinde toplayan; iyi ahlaklı ve yardımsever
Erden : el değmemiş, kız
Erdenay : yeni Ay, el değmemiş Ay
Erdi : Tanrı'ya ulaştı, veli oldu; geldi, ulaştı, yetişti erişti; başakları olgunlaşmış ekin
Eren : kendini Tanrı'ya adamış, Tanrı'ya ulaşmış, ermiş; ulaşan, yetişen
Erenay : yetişip gelen Ay
Erendiz : Güneş'e yakınlığı yönünden beşinci olan, dokuz uydusu bulunan en büyük gezegen
Erengül : ermiş, yetişmiş, açmış gül
Erengün : ulaşıp gelen gün
Erensu : ermiş gibi ve su gibi aziz olan
Ergi : Iyi bir şeye erişme durumu; erişme
Ergim : eriştiğim, ulaştığım, benim olan ergi
Ergin : olmuş, yetişmiş, olgunlaşmış; haklarını kullanabilecek yaşa gelmiş, büyümüş
Erginay : dolgun Ay, dolunay
Ergül : erken açmış gül; erken gülesin, erken mutlu olasın
Ergülen : erken gülen, gülmekte, mutlulukta geç kalmayan
Ergüler : erken mutlu olur, erken güler
Erinç : hiçbir eksiği, hiçbir acısı ve üzüntüsü olmama hali, dirlik düzenlik içinde olma durumu
Eriş : erme biçimi; ereğine ulaş, isteğin yerine gelsin
Eriz : erken açılan iz, erken açılan yol
Erkinay : özgür Ay, özgürce dolaşan Ay
Ersin : beklediğine ulaşsın, uzun ömürlü olsun, yetişsin, gelişsin; güzel kokulu bir bitki
Esen : hiçbir sayrılığı, vücutta hiçbir eksikliğ olmayan, sağlıklı; sağlığı yerinde Olan esmekte olan yel
Esengül : sağlılı gül
Esengün : sağlıklı gün
Eser : esme işini yapar, rüzgarlanır
Esim : esme işi, rüzgarın esişi, esinti
Esin : Içe doğan şey, bir şeyi yaratmaya yönelten güzel duygu; tatlı tatlı esen yel, esinti
Esma : Adlar , isimler
Esmen : esici,esen
Esmeray : Ay güzelliğinde esmerlik
Esra : Arapça seri kelimesinden (ardarda sıralanan)'den esra
Eti : Anadolu'da milattan önce 1900-1200 yılları arasında egemen olan, Büyük uygarlık kuran Orta Asyalı bir ulus, Hitit
Evcimen : evi yaşanacak bir yuva yapan, evine ve ev işlerine çok bağlı, Evi çekip çeviren, evine düşkün
Evin : buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü; çok taneli başak; Burçak başağı; ürün, tanelenmiş ürün; töz, cevher, öz
Evrim : kendiliğnden oluşan değişim, dönüşüm
Evşen : "evi şenlendiren", "evin neşesi, şenliği
Eylem : bir değişiklik doğurabilecek etkili davranış; yapılan iş
Eylül : güz aylarından biri, yılın dokuzuncu ayı
Ezgi : belli bir kurala göre yaratılan ve kulakta haz uyandıran ses dizisi Uyumlu ses; müzikli ses, şarkı, türkü
Ezgü : İyi (kimse), iyilikçi
Ece : kral karısı ya da krallığı yöneten kadın, kraliçe; (mecaz olarak) türdeşleri Arasında üstünlüğü, yeteneği olan kadın, güzel kadın
Ecegül : gül gibi güzel kraliçe
Ecehan : ece, kraliçe
Ecem : benim olan ece, kraliçem
Ecer : el değmemiş, yeni, güzel, acar
Eda : Anlatış yolu ve biçimi / Sevimli olma hali
Ediz : çok değerli, ulu, yüce, yüksek, doruk
Ekim : toprağa tohum ekme işi, ekmek eylemi ve biçimi (Ekim ayında doğan çocuk için)
Ekin : Buğday / Tahılın ekimden harman dönemine kadarki hali / Kültür
Ela : sarıya çalan kestane rengi, ala
Elçim : deste, demet, tutam
Elçin : Deste / Demet / Bir kerede ele alınabilecek kadar az olan nesne
Eldem : uysal, uyumlu; içten
Elgin : elsever, başkalarını seven; evinden ocağından uzak düşmüş
Elif : Arap alfabesinin ilk harfi / dost tanıdık / ışık saçan güzel kız
Eliz : yabancı yerdeyiz, yabancıyız
Elmas : Billurlaşmış karbondan oluşan sert değerli taş
Elvan : Renkli, renk renk / güzel kokuların yayılması
Emel : Güçlü istek / Umulan ve beklenen şey
Emet : bolluk getiren, bolluk, bereket
Emine : Güvenilir, inanılır kimse
Engin : ucu, bucağı görünmeyecek denli geniş; denizin karadan oldukça uzakta bulunan geniş bölümü; yükseklere göre daha alçakta kalan yer, ova
Enginay : aşağılara doğru inmiş Ay, engine inmiş Ay
Enginiz : inmiş iz; engindeki iz
Enginsu : açık deniz
Enise : Sevimli / Dost / Cana yakın arkadaş
Enmutlu : mutluluklar içinde en mutlu olan
Erdem : Iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, doğruluk gibi niteliklerin genel adı
Erdemay : erdemli ve Ay kadar güzel
Erdemli : iyilikçi, alçak gönüllü, doğru; kendisinde erdem bulunan; iyi nitelikleri Kendinde toplayan; iyi ahlaklı ve yardımsever
Erden : el değmemiş, kız
Erdenay : yeni Ay, el değmemiş Ay
Erdi : Tanrı'ya ulaştı, veli oldu; geldi, ulaştı, yetişti erişti; başakları olgunlaşmış ekin
Eren : kendini Tanrı'ya adamış, Tanrı'ya ulaşmış, ermiş; ulaşan, yetişen
Erenay : yetişip gelen Ay
Erendiz : Güneş'e yakınlığı yönünden beşinci olan, dokuz uydusu bulunan en büyük gezegen
Erengül : ermiş, yetişmiş, açmış gül
Erengün : ulaşıp gelen gün
Erensu : ermiş gibi ve su gibi aziz olan
Ergi : Iyi bir şeye erişme durumu; erişme
Ergim : eriştiğim, ulaştığım, benim olan ergi
Ergin : olmuş, yetişmiş, olgunlaşmış; haklarını kullanabilecek yaşa gelmiş, büyümüş
Erginay : dolgun Ay, dolunay
Ergül : erken açmış gül; erken gülesin, erken mutlu olasın
Ergülen : erken gülen, gülmekte, mutlulukta geç kalmayan
Ergüler : erken mutlu olur, erken güler
Erinç : hiçbir eksiği, hiçbir acısı ve üzüntüsü olmama hali, dirlik düzenlik içinde olma durumu
Eriş : erme biçimi; ereğine ulaş, isteğin yerine gelsin
Eriz : erken açılan iz, erken açılan yol
Erkinay : özgür Ay, özgürce dolaşan Ay
Ersin : beklediğine ulaşsın, uzun ömürlü olsun, yetişsin, gelişsin; güzel kokulu bir bitki
Esen : hiçbir sayrılığı, vücutta hiçbir eksikliğ olmayan, sağlıklı; sağlığı yerinde Olan esmekte olan yel
Esengül : sağlılı gül
Esengün : sağlıklı gün
Eser : esme işini yapar, rüzgarlanır
Esim : esme işi, rüzgarın esişi, esinti
Esin : Içe doğan şey, bir şeyi yaratmaya yönelten güzel duygu; tatlı tatlı esen yel, esinti
Esma : Adlar , isimler
Esmen : esici,esen
Esmeray : Ay güzelliğinde esmerlik
Esra : Arapça seri kelimesinden (ardarda sıralanan)'den esra
Eti : Anadolu'da milattan önce 1900-1200 yılları arasında egemen olan, Büyük uygarlık kuran Orta Asyalı bir ulus, Hitit
Evcimen : evi yaşanacak bir yuva yapan, evine ve ev işlerine çok bağlı, Evi çekip çeviren, evine düşkün
Evin : buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü; çok taneli başak; Burçak başağı; ürün, tanelenmiş ürün; töz, cevher, öz
Evrim : kendiliğnden oluşan değişim, dönüşüm
Evşen : "evi şenlendiren", "evin neşesi, şenliği
Eylem : bir değişiklik doğurabilecek etkili davranış; yapılan iş
Eylül : güz aylarından biri, yılın dokuzuncu ayı
Ezgi : belli bir kurala göre yaratılan ve kulakta haz uyandıran ses dizisi Uyumlu ses; müzikli ses, şarkı, türkü
Ezgü : İyi (kimse), iyilikçi
F Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Fadik Fadime, Fatoş, Fatuş : Fadime Arapça "çocuğunu sütten kesen kadın" anlamına gelen gelen "Fatma" Adının halk ağzından bozulmuş biçimlerinden biriFatoş Arapçada " çocuğunu sütten kesme" anlamına gelen Fatma adının Türkçeleşmiş biçimlerinden biri
Fadik : Fadime, Fatoş, Fatuş
Fadime : Arapça "çocuğunu sütten kesen kadın" anlamına gelen "Fatma" adının halk ağzından bozulmuş biçimlerinden biri
Fadiş : Fatma adının bir söyleniş biçimi
Fahriye : Bir işi çıkar beklemeden yapan
Fahrünissa : Övünülecek değerde kadın
Fatma : Sütten kesme / Aslı Fatima
Fatoş : Arapçada " çocuğunu sütten kesme" anlamına gelen Fatma adının Türkçeleşmiş biçimlerinden biri
Fazilet : Erdem / İyi huyların tümü
Fehime : Anlayışlı, çabuk kavrayan
Ferah : Bol geniş / Rahatlık veren / Gönlü şenlendiren
Feray : Aydınlık, parlak
Ferda : Yarın / Gelecek zaman/ mecazi anlamda kıyamet günü
Feride : Tek eşsiz, benzeri olmayan
Feriha : Sevinçli, ferah
Feyza : Başarılı, refah içinde, mutlu
Fidan : Ağaçların genç ve yeni yetişeni
Figen : Çiçek demeti / Gölge yapan, gölge düşüren
Fikriye : Düşünce ile fikir ile ilgili
Filiz : Ağaçtan süren taze dalcıklar
Firdevs : Cennetteki altıncı bahçenin adı
Fuldem : Her zaman geniş açık görüşlü
Fulden : Her zaman geniş açık görüşlü
Fulya : Nergislerden soğan köklü bir bitki
Funda : Çalı görünüşünde ve çok çeşidi olan bir bitki, süpürge otu
Füruzan : Çok parlak, parlayıcı, aydınlık
Füsun : Efsun / Büyü, sihir
Fadik : Fadime, Fatoş, Fatuş
Fadime : Arapça "çocuğunu sütten kesen kadın" anlamına gelen "Fatma" adının halk ağzından bozulmuş biçimlerinden biri
Fadiş : Fatma adının bir söyleniş biçimi
Fahriye : Bir işi çıkar beklemeden yapan
Fahrünissa : Övünülecek değerde kadın
Fatma : Sütten kesme / Aslı Fatima
Fatoş : Arapçada " çocuğunu sütten kesme" anlamına gelen Fatma adının Türkçeleşmiş biçimlerinden biri
Fazilet : Erdem / İyi huyların tümü
Fehime : Anlayışlı, çabuk kavrayan
Ferah : Bol geniş / Rahatlık veren / Gönlü şenlendiren
Feray : Aydınlık, parlak
Ferda : Yarın / Gelecek zaman/ mecazi anlamda kıyamet günü
Feride : Tek eşsiz, benzeri olmayan
Feriha : Sevinçli, ferah
Feyza : Başarılı, refah içinde, mutlu
Fidan : Ağaçların genç ve yeni yetişeni
Figen : Çiçek demeti / Gölge yapan, gölge düşüren
Fikriye : Düşünce ile fikir ile ilgili
Filiz : Ağaçtan süren taze dalcıklar
Firdevs : Cennetteki altıncı bahçenin adı
Fuldem : Her zaman geniş açık görüşlü
Fulden : Her zaman geniş açık görüşlü
Fulya : Nergislerden soğan köklü bir bitki
Funda : Çalı görünüşünde ve çok çeşidi olan bir bitki, süpürge otu
Füruzan : Çok parlak, parlayıcı, aydınlık
Füsun : Efsun / Büyü, sihir
G Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Gamze : Çene ya da yanakta gülümserken beliren çukurluk
Gaye : Amaç , erek, varılmak istenen hedef
Gelincik : kırmızı ve büyük çiçekli bir kır bitkisi
Gençay : Ay'ın ilk günlerindeki durumu, ayça, yeni doğmuş Ay, hilal
Gezenay : yürüyen ay, (Ay'ın gökte yer değiştirmesinden dolayı) gezen Ay
Gizem : açıklanamayan ya da çözülemeyen soru, aklın çözemediği, erişemediği şey
Gonca : Açılmamış, tomurcuk halinde gül
Goncagül : açılmamış gül, tomurcuk gül
Göğem : yapraklanmış ekin; yeşile bakan mor; bir tür yabanıl erik
Gökay : Gökteki Ay, gök ve Ay; mavi renkli Ay.
Gökben : mavi benli
Gökçe : mavi gözlü, mavice
Gökçen : güzel; yiğit; mavi gözlü, gökmen
Gökçin : maviye yakın külrengi, kurşuni, (renk olarak) mavi kır
Gökmen : güzel; yiğit; mavi gözlü sarışın
Göksel : gökle, gökyüzüyle ilgili
Gökselen : "ses, gürültü", "haber, bilgi", "yakın yer, çevre", "sel yatağı" gibi Anlamları olan "selen"le "gök"ten oluşmuş bir sözcük
Göksen : sen gökyüzüsün, göksün
Göksu : Türkiye'nin birçok yerinde akarsu adı, mavi su
Göksun : Kahramanmaraş ilinde bulunan ve Seyhan Irmağı'na karışan Bir çay ve bu adını çaydan alan bir ilçe
Gökşen : mavi gözlü ve şen
Gökşin : Gök gibi mavi gözlü / Sonsuz mavi derinlik
Gönül : Kalp, eğilim, sevgi arzu heyecan gibi duyguların bulunduğu yer
Gözde : Göze girmiş, birince sevilip beğenilen
Güher : İnci / Soy sop
Gül : Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeği
Gülbahar : Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızıboya
Gülben : Ben, gül'üm anlamında
Gülçin : Gül derleyen, gül toplayan
Güldem : Hiç solmayan her dem gül, her dem gülen
Gülden : Gül gibi, güle ait, gülden yapılmış
Güldeste : Gül destesi
Gülen : Güleç yüzlü
Gülendam : Gül gibi endamlı, zarif görünümlü
Gülfem : Gül dudaklı, gül ağızlı
Gülgün : Gül renginde, kırmızı, pembe
Gülhanım : Gül gibi güzel kadın
Gülin : Güle dönüşmüş
Gülistan : Gül bahçesi
Güliz : Gül gibi güzel iz bırakan
Gülizar : Gül yanaklı
Güllü : Güzel kadın / Gülü olan
Gülnaz : Gül gibi ince ve narin
Gülpembe : Gül pembesi / Gül gibi pembe yanaklı
Gülriz : Gül saçan, gül serpen
Gülsen : Gül gibi güzel
Gülsüm : Yuvarlak yüzlü, güzel
Gülsün : Yaşam boyu yüzü hep gülsün anlamında
Gülşah : Gül dalı, güllerin kraliçesi
Gülşen : Gülistan / Gül bahçesi
Gülten : Gül gibi pembe tenli
Gün : Gündüz vakti / Aydınlık
Günay : Aydınlık gün / Güney-Cenup
Güner : Güneşin doğma zamanı - Fecr
Güneş : Kendi sistemi içindeki gezegenlere ısı ışık veren gökcismi
Güngör : İyi günler yaşa anlamında
Güniz : Günün başlangıcını belirleyen görüntü
Günsel : Günle ilgili güne ait
Günseli : Işık seli, bol parlak ışık demeti
Gürcan : Herkesi seven, özveride bulunan
Güven : Birşeyden beklenen niteliğe inanıp ona göre davranmak
Güzide : Seçkin, seçme, seçilmiş
Güzin : Seçici, beğenici
Gaye : Amaç , erek, varılmak istenen hedef
Gelincik : kırmızı ve büyük çiçekli bir kır bitkisi
Gençay : Ay'ın ilk günlerindeki durumu, ayça, yeni doğmuş Ay, hilal
Gezenay : yürüyen ay, (Ay'ın gökte yer değiştirmesinden dolayı) gezen Ay
Gizem : açıklanamayan ya da çözülemeyen soru, aklın çözemediği, erişemediği şey
Gonca : Açılmamış, tomurcuk halinde gül
Goncagül : açılmamış gül, tomurcuk gül
Göğem : yapraklanmış ekin; yeşile bakan mor; bir tür yabanıl erik
Gökay : Gökteki Ay, gök ve Ay; mavi renkli Ay.
Gökben : mavi benli
Gökçe : mavi gözlü, mavice
Gökçen : güzel; yiğit; mavi gözlü, gökmen
Gökçin : maviye yakın külrengi, kurşuni, (renk olarak) mavi kır
Gökmen : güzel; yiğit; mavi gözlü sarışın
Göksel : gökle, gökyüzüyle ilgili
Gökselen : "ses, gürültü", "haber, bilgi", "yakın yer, çevre", "sel yatağı" gibi Anlamları olan "selen"le "gök"ten oluşmuş bir sözcük
Göksen : sen gökyüzüsün, göksün
Göksu : Türkiye'nin birçok yerinde akarsu adı, mavi su
Göksun : Kahramanmaraş ilinde bulunan ve Seyhan Irmağı'na karışan Bir çay ve bu adını çaydan alan bir ilçe
Gökşen : mavi gözlü ve şen
Gökşin : Gök gibi mavi gözlü / Sonsuz mavi derinlik
Gönül : Kalp, eğilim, sevgi arzu heyecan gibi duyguların bulunduğu yer
Gözde : Göze girmiş, birince sevilip beğenilen
Güher : İnci / Soy sop
Gül : Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeği
Gülbahar : Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızıboya
Gülben : Ben, gül'üm anlamında
Gülçin : Gül derleyen, gül toplayan
Güldem : Hiç solmayan her dem gül, her dem gülen
Gülden : Gül gibi, güle ait, gülden yapılmış
Güldeste : Gül destesi
Gülen : Güleç yüzlü
Gülendam : Gül gibi endamlı, zarif görünümlü
Gülfem : Gül dudaklı, gül ağızlı
Gülgün : Gül renginde, kırmızı, pembe
Gülhanım : Gül gibi güzel kadın
Gülin : Güle dönüşmüş
Gülistan : Gül bahçesi
Güliz : Gül gibi güzel iz bırakan
Gülizar : Gül yanaklı
Güllü : Güzel kadın / Gülü olan
Gülnaz : Gül gibi ince ve narin
Gülpembe : Gül pembesi / Gül gibi pembe yanaklı
Gülriz : Gül saçan, gül serpen
Gülsen : Gül gibi güzel
Gülsüm : Yuvarlak yüzlü, güzel
Gülsün : Yaşam boyu yüzü hep gülsün anlamında
Gülşah : Gül dalı, güllerin kraliçesi
Gülşen : Gülistan / Gül bahçesi
Gülten : Gül gibi pembe tenli
Gün : Gündüz vakti / Aydınlık
Günay : Aydınlık gün / Güney-Cenup
Güner : Güneşin doğma zamanı - Fecr
Güneş : Kendi sistemi içindeki gezegenlere ısı ışık veren gökcismi
Güngör : İyi günler yaşa anlamında
Güniz : Günün başlangıcını belirleyen görüntü
Günsel : Günle ilgili güne ait
Günseli : Işık seli, bol parlak ışık demeti
Gürcan : Herkesi seven, özveride bulunan
Güven : Birşeyden beklenen niteliğe inanıp ona göre davranmak
Güzide : Seçkin, seçme, seçilmiş
Güzin : Seçici, beğenici
H Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Habibe : Seven, sevgili, dost
Hacer : Taş, kaya parçası, çakıl
Hafize : Koruyucu, esirgeyici
Hale : Ayın çevresinde görülen ışıklı halka
Halide : Sürüp gelen, sürekli, geç yaşlanan
Hamide : Şükredici, hamd edici
Hamiyet : İnsanın aile ve ülkesini koruma çabası, iyilik severlik
Handan : Gülen, şen
Hande : Gülüş, gülme / alay etme, eğlenme
Hanım : Soylu kadın, bayan
Hanife : Allah'ın birliğine inanan, iman eden
Harika : Eşyanın tabiatı dışında, doğa üstü, garip şey, olağanüstü
Hasibe : Kişisel değeri olan, ünlü soydan gelen
Hatice : Erken doğan kız çocuğu
Havva : Allah'ın yarattığı ilk kadın
Hayal : İnsanın beyninde kurduğu düşünceler , kesitler, olaylar
Hayat : Yaşam, doğumdan ölüme kadar geçen süre
Hayriye : Hayr'la, iyilikle ilgili
Hayrünissa : Kadınların hayırlısı
Hazal : Haz duy, tad al anlamında
Hazan : Güz, sonbahar
Hediye : Armağan, bahşiş
Hepgül : Yaşam boyu gül, yaşam boyu mutlu ol, mutluluk içinde yaşa
Hepgül : yaşam boyu gül, yaşam boyu mutlu ol, mutluluk içinde yaşa
Hepgüler : Hiç durmadan güler, boyuna güler, her zaman güler; yaşamboyu mutlu olur
Hepgüler : hiç durmadan güler, boyuna güler, her zaman güler; yaşamboyu Mutlu olur
Hiçsönmez : Sonsuza değin yaşar, sonsuza değin sönmez
Hiçsönmez : sonsuza değin yaşar, sonsuza değin sönmez
Hilal : Gül yanaklı
Huri : Cennet kızı, melek
Huriye : Melekle ilgili, melek gibi
Hülya : Kuruntu, hayal
Hümeyra : Aklık, beyazlık
Hüner : Marifet, beceri, herkesin yapamadığı şeyleri yapmak
Hürmüz : Zerdüşt dininde, iyilik ve hayır tanrısı
Hürrem : Sevinçli, hoş vakit geçiren
Hürriyet : Özgürlük
Hüsniye : Güzellikle ilgili, güzelliğe ait
Hacer : Taş, kaya parçası, çakıl
Hafize : Koruyucu, esirgeyici
Hale : Ayın çevresinde görülen ışıklı halka
Halide : Sürüp gelen, sürekli, geç yaşlanan
Hamide : Şükredici, hamd edici
Hamiyet : İnsanın aile ve ülkesini koruma çabası, iyilik severlik
Handan : Gülen, şen
Hande : Gülüş, gülme / alay etme, eğlenme
Hanım : Soylu kadın, bayan
Hanife : Allah'ın birliğine inanan, iman eden
Harika : Eşyanın tabiatı dışında, doğa üstü, garip şey, olağanüstü
Hasibe : Kişisel değeri olan, ünlü soydan gelen
Hatice : Erken doğan kız çocuğu
Havva : Allah'ın yarattığı ilk kadın
Hayal : İnsanın beyninde kurduğu düşünceler , kesitler, olaylar
Hayat : Yaşam, doğumdan ölüme kadar geçen süre
Hayriye : Hayr'la, iyilikle ilgili
Hayrünissa : Kadınların hayırlısı
Hazal : Haz duy, tad al anlamında
Hazan : Güz, sonbahar
Hediye : Armağan, bahşiş
Hepgül : Yaşam boyu gül, yaşam boyu mutlu ol, mutluluk içinde yaşa
Hepgül : yaşam boyu gül, yaşam boyu mutlu ol, mutluluk içinde yaşa
Hepgüler : Hiç durmadan güler, boyuna güler, her zaman güler; yaşamboyu mutlu olur
Hepgüler : hiç durmadan güler, boyuna güler, her zaman güler; yaşamboyu Mutlu olur
Hiçsönmez : Sonsuza değin yaşar, sonsuza değin sönmez
Hiçsönmez : sonsuza değin yaşar, sonsuza değin sönmez
Hilal : Gül yanaklı
Huri : Cennet kızı, melek
Huriye : Melekle ilgili, melek gibi
Hülya : Kuruntu, hayal
Hümeyra : Aklık, beyazlık
Hüner : Marifet, beceri, herkesin yapamadığı şeyleri yapmak
Hürmüz : Zerdüşt dininde, iyilik ve hayır tanrısı
Hürrem : Sevinçli, hoş vakit geçiren
Hürriyet : Özgürlük
Hüsniye : Güzellikle ilgili, güzelliğe ait
I Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Ilgaz : Çankırı-Kastamonu arasında, Batı Karadeniz Bölgesi'nin en yüksek dağlar topluluğu
Ilgım : çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltısı, güneş ışınlarının Eğilmesiyle ilgili, gözü yanıltan bir doğa olayı, serap
Ilgın : Akdeniz bölgesinde yetişen birtür ağaç
Irmak : akarsuların en büyüğü
Işık : bir yeri aydınlatmaya yarayan araç; nesneleri görmemize yarayan fiziksel erke; Güneş ve benzeri bir kaynağın yaydığı aydınlık
Işıl : Işıl Işıklı parıltı
Işılar : ışıldar, parlaklık verir, parlak, pırıl pırıl eder, şavkır pırıltılı Ay, parlayan Ay, ışık saçan Ay
Işılay : Ay ışığı
Işıldar : ışık verir, pırıldar, şavkır, ışıl ışıl yanar, ışık saçar
Işıltan : Işıklı sabah vakti, ışıklı tan Işıltı
Işın : bir ışık kaynağından çıkan ve uzayıp giden ışık çizgisi
Işınay : Ay ışını, Ay'dan gelen ışın
Işıngün : ışılar, ışık saçar, aydınlanır gün; ışıyan Güneş
Işınsal : ışınla ilgili, ışın gibi; ışın gönder, ışın sal
Işınsu : ışın saçan su, ışıklı su, ışıklı su, parıldayan su, pırıl pırıl su
Işkın : ağaçta yeni sürmüş dal, ince ve taze dal, filiz
Itır : Güzel koku / Çiçek
Ilgım : çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltısı, güneş ışınlarının Eğilmesiyle ilgili, gözü yanıltan bir doğa olayı, serap
Ilgın : Akdeniz bölgesinde yetişen birtür ağaç
Irmak : akarsuların en büyüğü
Işık : bir yeri aydınlatmaya yarayan araç; nesneleri görmemize yarayan fiziksel erke; Güneş ve benzeri bir kaynağın yaydığı aydınlık
Işıl : Işıl Işıklı parıltı
Işılar : ışıldar, parlaklık verir, parlak, pırıl pırıl eder, şavkır pırıltılı Ay, parlayan Ay, ışık saçan Ay
Işılay : Ay ışığı
Işıldar : ışık verir, pırıldar, şavkır, ışıl ışıl yanar, ışık saçar
Işıltan : Işıklı sabah vakti, ışıklı tan Işıltı
Işın : bir ışık kaynağından çıkan ve uzayıp giden ışık çizgisi
Işınay : Ay ışını, Ay'dan gelen ışın
Işıngün : ışılar, ışık saçar, aydınlanır gün; ışıyan Güneş
Işınsal : ışınla ilgili, ışın gibi; ışın gönder, ışın sal
Işınsu : ışın saçan su, ışıklı su, ışıklı su, parıldayan su, pırıl pırıl su
Işkın : ağaçta yeni sürmüş dal, ince ve taze dal, filiz
Itır : Güzel koku / Çiçek
İ Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
İclal : Azamet, büyüklük, ağırlama, ikram
İçil : kıyıdan içerde bulunan il
İçim : bir yudumda içilecek miktar; bir şey içilirken alınan tat Çok güzel çok alımlı, çok çekici demek olan bir içimsu deyimindede geçer
İçli : kolay duygulanıp incinen, içlenme huyu olan, duygulu
İçten: gönüleden, yürekten; cana yakın, candan
İçten : Gönülden, yürekten; cana yakın, candan
İdil : Kır yaşamını anlatan kısa şiir ya da yazı
İffet : Temizlik, namuslu olmak
İkbal : Baht açıklığı, işlerin doğru gitmesi
İlayda : Su perisi
İldeniz : İldenizoğulları Devleti'ni kuran Türk büyüğü, ülke denizi
İlgi : iki şey arasındaki bağıntı, bağ, ilişki; bir şeye karşı duyulan bilme isteği
İlgün : el ve gün, bütün ülke, herkes
İlhan : Moğol devlet başkanlarının ünvanı; ülkenin başı; ülkenin yöneticisi
İlkay : Ay'ın ilk günlerindeki durumu
İlkben : Ben ilk'im anlamında
İlkcan : genellikle ailenin ilk doğan çocuğuna verilen bir ad) ilk sevgili
İlke : kendisinden vazgeçilemeyecek ana düşünce, uyulması gereken davranış kuralı
İlkgül : (ailede ilk doğan kız çocuğuna konur) güllerin ilki, ilk gelen gül
İlkgün : (ailenin ilk doğan çocuğuna verilen ad) ilk doğan ve aydınlatan
İlkim : (ilk çocuklara verililen ad
İlkin : (ilk çocuklara verildiği gibi, ikiz doğumda ilk doğana da verilir) ilk önce, ilk kez, önce
İlkiz : ilk açılan iz
İlknur : ilk ışık
İlköz : "kişinin özünden ilk doğan" anlamına ilk çocuk için konan bir ad
İlksel : (ilk çocuk ya da ikizlerden ilk doğan için) ilk gelen sel
İlksen : "ilk sen doğdun, ilk çocuğumuz sensin" anlamında, ilk çocuğa verilen ad
İlkutlu : kutlu ülke, kutsal ülke
İlkyaz : Bahar sonu, Yaz başlangıcı
İlter : yurdu koruyan, yurdu savunan, yurtsever
İmge : düş, hayal, görüntü, tasarım
İmran : Bayındırlık, mutluluk, bolluk,bereket
İmren : ("imrenmekéten buyruk)sana bakan imrensin
İnal : inanca veren, güvenilir; han kızı
İnce : ince yapılı; kalınlığı az olan; düşünce, davranış bakımından incelik gösteren
İnci : istiridye ve benzeri kabuklu deniz hayvanlarını içinden çıkan, süs eşyası Olarak kullanılan, sedef renginde, çok değerli, yuvarlak ve sert tanecik
İncigül : inci tanesi ve gül gibi güzel
İpek : İpek böceği kozası çözülerek çıkarılan ince parlak tel
İpekel : ipek gibi yumuşak el
İpekten : ipek gibi, ipekten yapılmış; teni çok güzel olan, ipek tenli
İrem : Cennet / Şam ya da Yemende bulunduğu ileri sürülen eski ünlü bahçe
İrgün : günün çok erken zamanı
İstek : bir şeye duyulan içsel eğilim; birinden yerine getirilmesi istenilen şey
İşcen : çok çalışkan, çalışmayı işi seven
İyem : iyilik, güzellik
İyimser : iyi şeyler düşünen, her konuda, kötü şeyleri düşünmeksizin umutlu Olan, herşeyi iyi yönüyle gören
İzel : İz + El /El izi anlamında
İzgen : izi geniş
İzgi : iyi, güzel, doğru, akıllı, zeki
İçil : kıyıdan içerde bulunan il
İçim : bir yudumda içilecek miktar; bir şey içilirken alınan tat Çok güzel çok alımlı, çok çekici demek olan bir içimsu deyimindede geçer
İçli : kolay duygulanıp incinen, içlenme huyu olan, duygulu
İçten: gönüleden, yürekten; cana yakın, candan
İçten : Gönülden, yürekten; cana yakın, candan
İdil : Kır yaşamını anlatan kısa şiir ya da yazı
İffet : Temizlik, namuslu olmak
İkbal : Baht açıklığı, işlerin doğru gitmesi
İlayda : Su perisi
İldeniz : İldenizoğulları Devleti'ni kuran Türk büyüğü, ülke denizi
İlgi : iki şey arasındaki bağıntı, bağ, ilişki; bir şeye karşı duyulan bilme isteği
İlgün : el ve gün, bütün ülke, herkes
İlhan : Moğol devlet başkanlarının ünvanı; ülkenin başı; ülkenin yöneticisi
İlkay : Ay'ın ilk günlerindeki durumu
İlkben : Ben ilk'im anlamında
İlkcan : genellikle ailenin ilk doğan çocuğuna verilen bir ad) ilk sevgili
İlke : kendisinden vazgeçilemeyecek ana düşünce, uyulması gereken davranış kuralı
İlkgül : (ailede ilk doğan kız çocuğuna konur) güllerin ilki, ilk gelen gül
İlkgün : (ailenin ilk doğan çocuğuna verilen ad) ilk doğan ve aydınlatan
İlkim : (ilk çocuklara verililen ad
İlkin : (ilk çocuklara verildiği gibi, ikiz doğumda ilk doğana da verilir) ilk önce, ilk kez, önce
İlkiz : ilk açılan iz
İlknur : ilk ışık
İlköz : "kişinin özünden ilk doğan" anlamına ilk çocuk için konan bir ad
İlksel : (ilk çocuk ya da ikizlerden ilk doğan için) ilk gelen sel
İlksen : "ilk sen doğdun, ilk çocuğumuz sensin" anlamında, ilk çocuğa verilen ad
İlkutlu : kutlu ülke, kutsal ülke
İlkyaz : Bahar sonu, Yaz başlangıcı
İlter : yurdu koruyan, yurdu savunan, yurtsever
İmge : düş, hayal, görüntü, tasarım
İmran : Bayındırlık, mutluluk, bolluk,bereket
İmren : ("imrenmekéten buyruk)sana bakan imrensin
İnal : inanca veren, güvenilir; han kızı
İnce : ince yapılı; kalınlığı az olan; düşünce, davranış bakımından incelik gösteren
İnci : istiridye ve benzeri kabuklu deniz hayvanlarını içinden çıkan, süs eşyası Olarak kullanılan, sedef renginde, çok değerli, yuvarlak ve sert tanecik
İncigül : inci tanesi ve gül gibi güzel
İpek : İpek böceği kozası çözülerek çıkarılan ince parlak tel
İpekel : ipek gibi yumuşak el
İpekten : ipek gibi, ipekten yapılmış; teni çok güzel olan, ipek tenli
İrem : Cennet / Şam ya da Yemende bulunduğu ileri sürülen eski ünlü bahçe
İrgün : günün çok erken zamanı
İstek : bir şeye duyulan içsel eğilim; birinden yerine getirilmesi istenilen şey
İşcen : çok çalışkan, çalışmayı işi seven
İyem : iyilik, güzellik
İyimser : iyi şeyler düşünen, her konuda, kötü şeyleri düşünmeksizin umutlu Olan, herşeyi iyi yönüyle gören
İzel : İz + El /El izi anlamında
İzgen : izi geniş
İzgi : iyi, güzel, doğru, akıllı, zeki
J Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Jale : Gece olusup, sabah çiçeklerin üzerinde görülen damlacik, çiğ
Jalenur : Parlayan, ışıldayan çiy
Julide : Karışık, karmaşık - Derinlik
Jülide : Karışık, dağınık saç
Jalenur : Parlayan, ışıldayan çiy
Julide : Karışık, karmaşık - Derinlik
Jülide : Karışık, dağınık saç
K Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Kader : Değişmez bir karar ile iyilik yada kötülük hazırladığına inanılan olağan üstü güç
Kadriye : Değerle ilgili / İtibar, onur
Kamelya : Çaygillerden, pembe ya da beya çiçek açan bir bitki
Kamile : Bütün, tam, eksiksiz, olgun
Kamuran : Dileğine kavuşmuş olan
Kanat : kuşların ve uçucu böceklerin uçmalarını sağlayan organları
Karaca : geyik türünden, boynuzları, küçük ve çatallı bir av hayvanı, dağ keçisi yaban keçisi
Kayan : akarsu, sel
Kayansel : taşkın, akarsu seli, sel
Kaynak : bir suyun çıktığı yer, göze pınar
Kevser : Cennette bir akarsuyun adı
Kezban : Aslı Kedbanu - vekilharç kadın (evi çekip çeviren)
Kısmet : Talih, nasip, kader
Kıvanç : mutlu bir olgudan doğan şey, sevinç, övünç
Kıvılcım : yanmakta olan maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
Kıymet : Değer, paha (baha), bedel
Kiraz : Gülgillerden bir meyva ağacının sulu tek çekirdekli meyvesi
Köz : Içinde küçük kor parçaları bulunan kül
Kumral : açık kestane rengi, bu renkte olan,
Kumru : Güvercine benzeyen bir kuş türü
Kurtuluş : kurtulma eylemi, kurtulmuş olma durumu, kurtulma, tehlikeli ve kötü bir durumu atlatma
Kutay : kutlu ay, uğurlu ay
Kutgün : kutsal gün, kutlu gün
Kutlay : uğurlu ay, kutlu ay
Kutlu : uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, kutsal
Kutluay : bkz. Kutlay
Kutlumaral : uğurlu dişi geyik, kutlu geyik
Kutsal : uğur getirdiğine inanılan, uğurlu; tapınılacak denli sevilen, dokunulması bozulmaması gereken kutlu
Kutsalan : uğur getiren, uğur salan
Kutsalar : uğur getiren, kimse, uğur getirir
Kutsan : uğurlu ve iyi san, iyi ad
Kutsel : uğurlu sel, hayırlı sel
Kutseli : uğur seli, uğurlu gelen sel, uğur seli
Kuzay : güneşi az gören yer; kuzey
Kuzey : sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön
Kadriye : Değerle ilgili / İtibar, onur
Kamelya : Çaygillerden, pembe ya da beya çiçek açan bir bitki
Kamile : Bütün, tam, eksiksiz, olgun
Kamuran : Dileğine kavuşmuş olan
Kanat : kuşların ve uçucu böceklerin uçmalarını sağlayan organları
Karaca : geyik türünden, boynuzları, küçük ve çatallı bir av hayvanı, dağ keçisi yaban keçisi
Kayan : akarsu, sel
Kayansel : taşkın, akarsu seli, sel
Kaynak : bir suyun çıktığı yer, göze pınar
Kevser : Cennette bir akarsuyun adı
Kezban : Aslı Kedbanu - vekilharç kadın (evi çekip çeviren)
Kısmet : Talih, nasip, kader
Kıvanç : mutlu bir olgudan doğan şey, sevinç, övünç
Kıvılcım : yanmakta olan maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
Kıymet : Değer, paha (baha), bedel
Kiraz : Gülgillerden bir meyva ağacının sulu tek çekirdekli meyvesi
Köz : Içinde küçük kor parçaları bulunan kül
Kumral : açık kestane rengi, bu renkte olan,
Kumru : Güvercine benzeyen bir kuş türü
Kurtuluş : kurtulma eylemi, kurtulmuş olma durumu, kurtulma, tehlikeli ve kötü bir durumu atlatma
Kutay : kutlu ay, uğurlu ay
Kutgün : kutsal gün, kutlu gün
Kutlay : uğurlu ay, kutlu ay
Kutlu : uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, kutsal
Kutluay : bkz. Kutlay
Kutlumaral : uğurlu dişi geyik, kutlu geyik
Kutsal : uğur getirdiğine inanılan, uğurlu; tapınılacak denli sevilen, dokunulması bozulmaması gereken kutlu
Kutsalan : uğur getiren, uğur salan
Kutsalar : uğur getiren, kimse, uğur getirir
Kutsan : uğurlu ve iyi san, iyi ad
Kutsel : uğurlu sel, hayırlı sel
Kutseli : uğur seli, uğurlu gelen sel, uğur seli
Kuzay : güneşi az gören yer; kuzey
Kuzey : sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön
L Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Lale : yaprakları, uzun, çeçekleri kadeh biçiminde, türlü renkte, güzel bir süs bitkisi ve onun çiçeği
Latife : "güzel, şirin, hoşa giden, yumuşak hoş, nazik, ince anlamlarına gelen Arapça latif sözcüğünün kadınlar için kullanılan biçimi
Leman : parıldayan, parıltı
Lerzan : titreyen, titrek, parıldayan titrek ışık
Leyla : gece, uzun ve karanlık gece
Latife : "güzel, şirin, hoşa giden, yumuşak hoş, nazik, ince anlamlarına gelen Arapça latif sözcüğünün kadınlar için kullanılan biçimi
Leman : parıldayan, parıltı
Lerzan : titreyen, titrek, parıldayan titrek ışık
Leyla : gece, uzun ve karanlık gece
M Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Macide : Şan ve şeref sahibi
Makbule : Alınan, kabul olunan, beğenilen
Manolya : Güzel kokulu beyaz çiçekler açanağaç
Maral : dişi geyik, meral
Maviş : ak tenli ve mavi gözlü
Mediha : Medhedilmiş, övünülmüş, beğenilen kadın
Mefharet : Övünç, övünme, kıvanç
Mefkure : Ulaşılmak istenilen en yüce amaç
Mehpare : Ay parçası
Mehtap : Ay ışığı, Dolunay
Mehveş : Ay yüzlü, ay gibi güzel
Melahat : Güzellik, güzel yüzlülük, yüzün detatlı ifade olmak
Melda : İnce ve taze vücutlu
Melek : Allah ile insanlar arasında aracılık yapan manevi yaratık
Meliha : Güzel, Şirin
Melike : Kadın hükümdar
Melis : Bal arısı
Melisa : Baklagillerden, yaprakları liomu andıran kokulu bir bitki
Melodi : Ezgi, müzik parçası
Meltem : yazın karadan denize doğru esen ve tatlı bir serinlik yapan Mevsim yeli
Menekşe : İnce saplı, ufak mavi çiçekli güzel kokulu bitki
Mengü : sonsuz, ölümsüz olan, bengi, bengü
Meral (Maral) : Meral (Maral) Dişi geyik
Meral : dişi geyik, maral
Meriç : Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra, Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak
Merih : Dokuz gezegenden biri (Mars)
Merve : Mekke yakınlarında bir dağ
Meryem : Dinine bağlı kadın
Mısra : Şiirin bir satırı
Mihriban : Seven, şefkatli
Mine : Maden eşya üstündeki renkli sır tabakası
Miray : Yılın ilk aylarında doğan / Güneş gibi ay gibi parlayan
Moral : mor ile al, hem mor hem al renkte
Moray : mor renkte Ay
Morgül : mor renkte gül
Moripek : mor renkte ipek
Mualla : Makam ve rütbece yüksek olan
Muhterem : Saygın, saygıdeğer
Mukadder : Tanrı hükmü, kader, alın yazısı
Mukaddes : Kutsal olan , mübarek olan Mukaddes Kutsal olan , mübarek olan
Munise : Sıcak kanlı, sevimli
Muştu : sevindirici haber, iyi haber
Mutlu : bütün istek ve özlemlerine kavuşmuş olan
Mutlugün : mutluluk veren gül
Muzaffer : Zafer kazanan, üstün gelen
Müberra : Aklanmış, temize çıkarılmış
Mücella : Parlak, cilalanmış
Müesser : Eser bırakan, eser sahibi
Müge : çan biçiminde ak çiçekler açan bir süs bitkisi,ünçiçeği
Müjde : İyi haber, sevinçli haber
Müjgan : Kirpik
Mükrime : İkramı bol olan
Müldüz : duru su, pırıl pırıl su
Münevver : Aydınlatılmış, parlak ışıklı, bilgili
Münire : Işık veren, aydınlatan
Müren : büyük akarsu, akarsu, ırmak
Mürüvvet : Kişilik, şahsiyet, insanlık
Müşerref : Onurlandırılmış, şerefli kılınmış
Müzeyyen : Süslü, süslenmiş, bezenmiş
Makbule : Alınan, kabul olunan, beğenilen
Manolya : Güzel kokulu beyaz çiçekler açanağaç
Maral : dişi geyik, meral
Maviş : ak tenli ve mavi gözlü
Mediha : Medhedilmiş, övünülmüş, beğenilen kadın
Mefharet : Övünç, övünme, kıvanç
Mefkure : Ulaşılmak istenilen en yüce amaç
Mehpare : Ay parçası
Mehtap : Ay ışığı, Dolunay
Mehveş : Ay yüzlü, ay gibi güzel
Melahat : Güzellik, güzel yüzlülük, yüzün detatlı ifade olmak
Melda : İnce ve taze vücutlu
Melek : Allah ile insanlar arasında aracılık yapan manevi yaratık
Meliha : Güzel, Şirin
Melike : Kadın hükümdar
Melis : Bal arısı
Melisa : Baklagillerden, yaprakları liomu andıran kokulu bir bitki
Melodi : Ezgi, müzik parçası
Meltem : yazın karadan denize doğru esen ve tatlı bir serinlik yapan Mevsim yeli
Menekşe : İnce saplı, ufak mavi çiçekli güzel kokulu bitki
Mengü : sonsuz, ölümsüz olan, bengi, bengü
Meral (Maral) : Meral (Maral) Dişi geyik
Meral : dişi geyik, maral
Meriç : Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra, Türk-Yunan sınırı boyunca akarak Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak
Merih : Dokuz gezegenden biri (Mars)
Merve : Mekke yakınlarında bir dağ
Meryem : Dinine bağlı kadın
Mısra : Şiirin bir satırı
Mihriban : Seven, şefkatli
Mine : Maden eşya üstündeki renkli sır tabakası
Miray : Yılın ilk aylarında doğan / Güneş gibi ay gibi parlayan
Moral : mor ile al, hem mor hem al renkte
Moray : mor renkte Ay
Morgül : mor renkte gül
Moripek : mor renkte ipek
Mualla : Makam ve rütbece yüksek olan
Muhterem : Saygın, saygıdeğer
Mukadder : Tanrı hükmü, kader, alın yazısı
Mukaddes : Kutsal olan , mübarek olan Mukaddes Kutsal olan , mübarek olan
Munise : Sıcak kanlı, sevimli
Muştu : sevindirici haber, iyi haber
Mutlu : bütün istek ve özlemlerine kavuşmuş olan
Mutlugün : mutluluk veren gül
Muzaffer : Zafer kazanan, üstün gelen
Müberra : Aklanmış, temize çıkarılmış
Mücella : Parlak, cilalanmış
Müesser : Eser bırakan, eser sahibi
Müge : çan biçiminde ak çiçekler açan bir süs bitkisi,ünçiçeği
Müjde : İyi haber, sevinçli haber
Müjgan : Kirpik
Mükrime : İkramı bol olan
Müldüz : duru su, pırıl pırıl su
Münevver : Aydınlatılmış, parlak ışıklı, bilgili
Münire : Işık veren, aydınlatan
Müren : büyük akarsu, akarsu, ırmak
Mürüvvet : Kişilik, şahsiyet, insanlık
Müşerref : Onurlandırılmış, şerefli kılınmış
Müzeyyen : Süslü, süslenmiş, bezenmiş
N Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Naciye : Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
Nadide : Görülmemiş, görülmedik, ender bulunan
Nadire : Az bulunur, seyrek, ender bulunan
Nalan : İnleyen, feryad eden
Naşide : Şiir söyleyen, şiir okuyan
Naz : Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış
Nazan : Nazlanan, işve yapan, cilve yapan
Nazlan : naz yap, cilveli ol
Nazlı naz : yapan, cilveli, işveli
Nazlı : Naz eden, cilveli, işveli
Nazlım : naz yapanım, işvelim, cilvelim, benim nazlım
Nazmiye : Vezinli ve kafiyeli sözle, nazımlailgili
Nebahat : Onur, şeref, ün
Necla : Çocuk, evlat, oğul, kuşak, sülale,nesil
Necmiye : Yıldızlarla ilgili, yıldızlaraait
Nehir : Irmak, büyük akarsu
Nemutlu : Imrenilecek bir olgu dolayısıyla söylenen bir söz
Nergis : Çiçekleri ayrı ayrı ya da bir kök üzerinde sarı ve beyaz renkte bir bitki
Neriman : Pehlivan, yiğit
Nermin : Yumuşak
Neslihan : Han soyundan gelen
Neslişah : Şah soyundan gelen
Nesrin : Bir tür yaban gülü
Neşe : Sevinç, gönül ferahlığı
Nevin : Yeni
Nevra : Işıklı parlak, çiçek
Nezahat : İç temizliği, paklık
Nezaket : Naziklik, zariflik, incelik ç
Nezihe : Temiz, pak
Nice : ne kadar, ne denli, nasıl, oldukça çok
Nida : Seslenme, çağırma, seslenen
Nigar : Resim, resim gibi güzel
Nihal : İnce ve düzgün vücutlu, fidan gibi
Nihan : Gizli, saklanmış, görünmeyen, sır, giz
Nil : Afrika kıtasında bir nehir
Nilay : Nil ve Ay, Nil'e ışıklarını saçan Ay
Nilgün : Mavi renkte, çivit rengi
Nilhan : Nil'in hanı
Nilüfer : durgun sularda yetişen, yaprakları yuvarlak ve geniş Beyaz, sarı, mavi, pembe, çiçekli bir bitki
Nimet : İyilik, iyi bir yaşantı için gerekli şeyler
Nisa : Kadın
Nisan : Yılın dördüncü ayı
Nur : Aydınlık, parıltı, ışık
Nural : ışıklı, ışıksal, ışıkla ilgili, ışıklan ışık al
Nuran : Işıklı, nurlu, aydın
Nuray : Ay ışığı gibi nurlu
Nurcan : Işık canlı, can ışığı
Nurdal : ışık saçan dal, ışıklı dal, ışık dal
Nurdan : ışıktan yapılmış
Nurdoğan : ışık gibi güzel doğmuş olan ışık gibi doğan, doğan ışık
Nurel : aydınlık el, ışık el, eli ışıklı olan
Nurgör : ışık gör
Nurgül : Işıklı gül, gül gibi güzel ve aydınlık
Nurhan : Aydın hükümdar
Nurışık : pırıl pırıl parlayan ışık, aydınlık ışık
Nuriye : Işıklı, ışıktan gelme
Nurkan : kanı ışıklı olan
Nurkut : ışıklı ve kutsal olan, aydınlık ve uğurlu
Nurol : ışık saç, ışık ol, nur gibi, gökkuşağı gibi güzel ol
Nuröz : ışıklı öz, aydınlık öz, özü kendisi aydınlık kimse
Nurperi : ışıktan yapılmış ve peri kadar güzel; güzel ışıklı peri
Nursaç : ışık dağıt, ışık saç
Nursal : ışıksal, ışıkla ilgili, ışık gibi, ışık gönder, ışık Sal
Nursan : ışık veren ad, ışık saçan san, ışıklı san, ışıktan yapılmış ad
Nursel : ışık, ışıktan yapılmış sel
Nurseli : ışık seli
Nursen : Işık gibi nurlu
Nursev : ışığı sev, ışık sev
Nursevim : ışıklı ve sevimli
Nursevin : aydınlık ol ve sevin
Nurşen : Işık gibi şen ve güler yüzlü
Nurten : Teni ışık gibi beyaz olan
Nurtopu : ışık yuvarlağı, bir top ışık gibi olan, çok güzel
Nükhet : Güzel ve hoş kokulu
Nadide : Görülmemiş, görülmedik, ender bulunan
Nadire : Az bulunur, seyrek, ender bulunan
Nalan : İnleyen, feryad eden
Naşide : Şiir söyleyen, şiir okuyan
Naz : Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış
Nazan : Nazlanan, işve yapan, cilve yapan
Nazlan : naz yap, cilveli ol
Nazlı naz : yapan, cilveli, işveli
Nazlı : Naz eden, cilveli, işveli
Nazlım : naz yapanım, işvelim, cilvelim, benim nazlım
Nazmiye : Vezinli ve kafiyeli sözle, nazımlailgili
Nebahat : Onur, şeref, ün
Necla : Çocuk, evlat, oğul, kuşak, sülale,nesil
Necmiye : Yıldızlarla ilgili, yıldızlaraait
Nehir : Irmak, büyük akarsu
Nemutlu : Imrenilecek bir olgu dolayısıyla söylenen bir söz
Nergis : Çiçekleri ayrı ayrı ya da bir kök üzerinde sarı ve beyaz renkte bir bitki
Neriman : Pehlivan, yiğit
Nermin : Yumuşak
Neslihan : Han soyundan gelen
Neslişah : Şah soyundan gelen
Nesrin : Bir tür yaban gülü
Neşe : Sevinç, gönül ferahlığı
Nevin : Yeni
Nevra : Işıklı parlak, çiçek
Nezahat : İç temizliği, paklık
Nezaket : Naziklik, zariflik, incelik ç
Nezihe : Temiz, pak
Nice : ne kadar, ne denli, nasıl, oldukça çok
Nida : Seslenme, çağırma, seslenen
Nigar : Resim, resim gibi güzel
Nihal : İnce ve düzgün vücutlu, fidan gibi
Nihan : Gizli, saklanmış, görünmeyen, sır, giz
Nil : Afrika kıtasında bir nehir
Nilay : Nil ve Ay, Nil'e ışıklarını saçan Ay
Nilgün : Mavi renkte, çivit rengi
Nilhan : Nil'in hanı
Nilüfer : durgun sularda yetişen, yaprakları yuvarlak ve geniş Beyaz, sarı, mavi, pembe, çiçekli bir bitki
Nimet : İyilik, iyi bir yaşantı için gerekli şeyler
Nisa : Kadın
Nisan : Yılın dördüncü ayı
Nur : Aydınlık, parıltı, ışık
Nural : ışıklı, ışıksal, ışıkla ilgili, ışıklan ışık al
Nuran : Işıklı, nurlu, aydın
Nuray : Ay ışığı gibi nurlu
Nurcan : Işık canlı, can ışığı
Nurdal : ışık saçan dal, ışıklı dal, ışık dal
Nurdan : ışıktan yapılmış
Nurdoğan : ışık gibi güzel doğmuş olan ışık gibi doğan, doğan ışık
Nurel : aydınlık el, ışık el, eli ışıklı olan
Nurgör : ışık gör
Nurgül : Işıklı gül, gül gibi güzel ve aydınlık
Nurhan : Aydın hükümdar
Nurışık : pırıl pırıl parlayan ışık, aydınlık ışık
Nuriye : Işıklı, ışıktan gelme
Nurkan : kanı ışıklı olan
Nurkut : ışıklı ve kutsal olan, aydınlık ve uğurlu
Nurol : ışık saç, ışık ol, nur gibi, gökkuşağı gibi güzel ol
Nuröz : ışıklı öz, aydınlık öz, özü kendisi aydınlık kimse
Nurperi : ışıktan yapılmış ve peri kadar güzel; güzel ışıklı peri
Nursaç : ışık dağıt, ışık saç
Nursal : ışıksal, ışıkla ilgili, ışık gibi, ışık gönder, ışık Sal
Nursan : ışık veren ad, ışık saçan san, ışıklı san, ışıktan yapılmış ad
Nursel : ışık, ışıktan yapılmış sel
Nurseli : ışık seli
Nursen : Işık gibi nurlu
Nursev : ışığı sev, ışık sev
Nursevim : ışıklı ve sevimli
Nursevin : aydınlık ol ve sevin
Nurşen : Işık gibi şen ve güler yüzlü
Nurten : Teni ışık gibi beyaz olan
Nurtopu : ışık yuvarlağı, bir top ışık gibi olan, çok güzel
Nükhet : Güzel ve hoş kokulu
O Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Odil : o tatlı dil
Oflaz : çok güzel, güzel olduğu için sevilen
Okşan : Sevil, sevgiye değer ol
Olca : savaşta ele geçirilen mal
Olcay : rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih
Olçum : eli işe yatkın, becerikli, usta, yetenek
Olgaç : olgunlaşmış, yetişmiş, bilen, bilgili
Oluş : olma biçimi, var oluş
Omay : beğenilen, sevilen
Omca : bağ kütüğü
Ongu : onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk
Onur : Kişinin kendi öz saygısı, iç değeri, insanın kendine olan saygısı kibir çalım kurum
Onuray : onurlu ve Ay gibi güzel
Oray : kent üstüne doğan, Ay, kentli Ay
Orgül : kent gülü, kale burcundaki gül
Ortanca : yaş bakımından büyükle küçük çocuk arasında bulunan
Oskay : neşeli, şen, sevinçli
Oya : Dantel, süs, küçük kız kardeş
Oylum : derinlik, bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, kıvrım, bukle
Oytun : kuytu yer, beğenilen, güzel kuytu yer, kendisinde kutsallık bulunan, kutsal
Oflaz : çok güzel, güzel olduğu için sevilen
Okşan : Sevil, sevgiye değer ol
Olca : savaşta ele geçirilen mal
Olcay : rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih
Olçum : eli işe yatkın, becerikli, usta, yetenek
Olgaç : olgunlaşmış, yetişmiş, bilen, bilgili
Oluş : olma biçimi, var oluş
Omay : beğenilen, sevilen
Omca : bağ kütüğü
Ongu : onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk
Onur : Kişinin kendi öz saygısı, iç değeri, insanın kendine olan saygısı kibir çalım kurum
Onuray : onurlu ve Ay gibi güzel
Oray : kent üstüne doğan, Ay, kentli Ay
Orgül : kent gülü, kale burcundaki gül
Ortanca : yaş bakımından büyükle küçük çocuk arasında bulunan
Oskay : neşeli, şen, sevinçli
Oya : Dantel, süs, küçük kız kardeş
Oylum : derinlik, bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, kıvrım, bukle
Oytun : kuytu yer, beğenilen, güzel kuytu yer, kendisinde kutsallık bulunan, kutsal
Ö Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Öbek : tomurcu, aynı türden şeylerin oluşturduğu yığın küme
Ödül : Iyi bir işe, bir başarıya karşılık olarak verilen şey armağan
Öğe : Öke
Öğet : Iyi, uygun, güzel
Öğün : güzelliğinle, herşeyinle, övün, kendini öv
Öğünç : övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, Övünme; kıvanç, övünç, sevinç
Öğüş : övme biçimi
Öğüt : bir kimseye yapması ya da yapmaması gereken şeylerle ilgili Olarak söylenen, isteklendirici ya da caydırıcı söz
Öke : olağanüstü işler başaracak yetenekte kişi, çok yetenekli
Önay : Ay'ın ilk günlerindeki durumu, ilkay
Öney : önde giden, ileri giden, önde olan
Öngül : (ilk çocuk için) ilk gül, önde gelen gül, önde gelen
Öniz : (ilk çocuk için) ilk iz, önceki iz
Ören : eski yapı ya da kent kalıntısı
Örengül : örende yetişen bir tür gül, ak gül, yaban gülü
Örge : süs, motif
Övgü : övme, övmek için söylenen söz
Övgül : övgüye değer, övülmeye değer, övülesi
Övgün : övülmeye değer, övgüye değer, övülesi
Övgünç : bkz. Öğünç, övünç
Övül : övülesin
Övün : kendinle, güzelliğinle övünmelisin, övünesin
Övünç : övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övgünç,
Öykü : ayrıntılarıyla anlatılan olay; gerçek ya da tasarlanmış olayları Anlatan, romandan kısa düzyazı türü, hikaye
Özal : özü al, özü kızıl yalım rengi, al özlü, nar çiçeği özlü, öz al
Özaltan : özü kızıl sabah vakti, öz al renkli tan
Özaltın : özü altın, altın gibi içsel varlığı olan; halis altın
Özant : Içten ant, samimi yemin
Özarı : özü temiz, temiz ve öz, öz ve arı
Özay : özü Ay gibi, gerçek ay, asıl Ay
Özaydın : özü aydınlık, içsel varlığı pırıl pırıl
Özaytan : özden Ay gibi doğan tan
Özbal : hiçbir katkısı olmayan bal, gerçek bal, katkısız bal,bal özü
Özbek : yürekli, doğru, Orta Asya'da yaşayan bir Türk boyunun ve bu boydan olanların adı
Özbil : özünü bil; ayrıntıyı değil "öz" olanı bil, özü bil
Özbilek : özünü bilen, öz bilgili
Özbilen : "az ama öz" bilen, herşeyin özünü bilen
Özbilge : öz bilen bilgili kişi
Özbilir : "az ama öz" bilir, herşeyin özünü bilir
Özcan : özden doğan can
Özdal : küşinin özünden dal gibi doğan
Özde : kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
Özden : Soyca temiz, köleliği olmayan
Özdener : Içten davranan kimse
Özder : kısa, öz şeyler
Özderen : öz derleyen
Özdeş : birbirine benzeyen, eşit nitelikli, özce eş
Özen : bir işi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma, özenme; istek heves
Özenay : özenilmiş ay
Özenç : özenme, imrenme, özen
Özengül : özenerek yetiştirilmiş gül özen gülü, istek gülü
Özenir : bir şeye özenen bir şeyi titizlikle, özenle yapan, özenen
Özenmiş : özenerek yaratmış
Özge : başka, başkası, el yabancı
Özgen : özü geniş, özgür, başkasının kölesi olmayan
Özgönül : özden ve gönülden
Özgü : özellikle biriyle ya da bir şeyle ilgili, belli bir şey de ya da kimsede bulunan
Özgül : özellikle bir türle ilgili olan; özü kendisi gül gibi olan
Özgülay : özelliği, özgülüğü olan ay; özü, kendisi güle benzeyen ay
Özgülüm : benim kendi gülüm
Özgün : bir benzeri olmayan yalnız, kendisine özgü nitelikleri taşıyan
Özgünay : benzeri olmayan Ay, güzel Ay
Özgünel : benzeri olmayan el, çok güzel el, eli çok güzel olan kimse Eli özgün olan
Özgür : hiçbir kimseye, hiçbirşeye bağlı olmayan, başıboş olan, köle olmayan
Özil : özü yabancı, kendi ilimiz
Özipek : özü ipekten
Özlem : Hasret, birine ya dabir yere duyulan görme arzusu
Özlen : görme isteği uyandırır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler
Özlenen : özlem duyulan, kavuşma isteği uyandıran görme isteği uyandıran, hasreti çekilen
Özler : görme, kavuşma isteği duyan, özleyen
Özleyiş : özlem duygusu özleme
Öznil : Nil Irmağı'nın ta kendisi
Öznur : Gerçek ışık, ışığı özlü olan
Özperi : gerçek peri, gerçek güzel, özü peri gibi
Özpetek : gerçek petek
Özpınar : gerçek pınar, gerçek kaynak
Özsel : öz yönünden, özle ilgili
Özselen : öz ses, öz bilgi, gerçek sel yatağı gerçek bolluk
Özsu : besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su
Özün : şiir gibi güzel olan, şiir
Özveri : kendinden bir şeyler verme işi, bir amaç uğruna kendi Yararından vazgeçme
Özyurt : baba ocağı gerçek yurt, asıl yurt
Ödül : Iyi bir işe, bir başarıya karşılık olarak verilen şey armağan
Öğe : Öke
Öğet : Iyi, uygun, güzel
Öğün : güzelliğinle, herşeyinle, övün, kendini öv
Öğünç : övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, Övünme; kıvanç, övünç, sevinç
Öğüş : övme biçimi
Öğüt : bir kimseye yapması ya da yapmaması gereken şeylerle ilgili Olarak söylenen, isteklendirici ya da caydırıcı söz
Öke : olağanüstü işler başaracak yetenekte kişi, çok yetenekli
Önay : Ay'ın ilk günlerindeki durumu, ilkay
Öney : önde giden, ileri giden, önde olan
Öngül : (ilk çocuk için) ilk gül, önde gelen gül, önde gelen
Öniz : (ilk çocuk için) ilk iz, önceki iz
Ören : eski yapı ya da kent kalıntısı
Örengül : örende yetişen bir tür gül, ak gül, yaban gülü
Örge : süs, motif
Övgü : övme, övmek için söylenen söz
Övgül : övgüye değer, övülmeye değer, övülesi
Övgün : övülmeye değer, övgüye değer, övülesi
Övgünç : bkz. Öğünç, övünç
Övül : övülesin
Övün : kendinle, güzelliğinle övünmelisin, övünesin
Övünç : övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övgünç,
Öykü : ayrıntılarıyla anlatılan olay; gerçek ya da tasarlanmış olayları Anlatan, romandan kısa düzyazı türü, hikaye
Özal : özü al, özü kızıl yalım rengi, al özlü, nar çiçeği özlü, öz al
Özaltan : özü kızıl sabah vakti, öz al renkli tan
Özaltın : özü altın, altın gibi içsel varlığı olan; halis altın
Özant : Içten ant, samimi yemin
Özarı : özü temiz, temiz ve öz, öz ve arı
Özay : özü Ay gibi, gerçek ay, asıl Ay
Özaydın : özü aydınlık, içsel varlığı pırıl pırıl
Özaytan : özden Ay gibi doğan tan
Özbal : hiçbir katkısı olmayan bal, gerçek bal, katkısız bal,bal özü
Özbek : yürekli, doğru, Orta Asya'da yaşayan bir Türk boyunun ve bu boydan olanların adı
Özbil : özünü bil; ayrıntıyı değil "öz" olanı bil, özü bil
Özbilek : özünü bilen, öz bilgili
Özbilen : "az ama öz" bilen, herşeyin özünü bilen
Özbilge : öz bilen bilgili kişi
Özbilir : "az ama öz" bilir, herşeyin özünü bilir
Özcan : özden doğan can
Özdal : küşinin özünden dal gibi doğan
Özde : kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
Özden : Soyca temiz, köleliği olmayan
Özdener : Içten davranan kimse
Özder : kısa, öz şeyler
Özderen : öz derleyen
Özdeş : birbirine benzeyen, eşit nitelikli, özce eş
Özen : bir işi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma, özenme; istek heves
Özenay : özenilmiş ay
Özenç : özenme, imrenme, özen
Özengül : özenerek yetiştirilmiş gül özen gülü, istek gülü
Özenir : bir şeye özenen bir şeyi titizlikle, özenle yapan, özenen
Özenmiş : özenerek yaratmış
Özge : başka, başkası, el yabancı
Özgen : özü geniş, özgür, başkasının kölesi olmayan
Özgönül : özden ve gönülden
Özgü : özellikle biriyle ya da bir şeyle ilgili, belli bir şey de ya da kimsede bulunan
Özgül : özellikle bir türle ilgili olan; özü kendisi gül gibi olan
Özgülay : özelliği, özgülüğü olan ay; özü, kendisi güle benzeyen ay
Özgülüm : benim kendi gülüm
Özgün : bir benzeri olmayan yalnız, kendisine özgü nitelikleri taşıyan
Özgünay : benzeri olmayan Ay, güzel Ay
Özgünel : benzeri olmayan el, çok güzel el, eli çok güzel olan kimse Eli özgün olan
Özgür : hiçbir kimseye, hiçbirşeye bağlı olmayan, başıboş olan, köle olmayan
Özil : özü yabancı, kendi ilimiz
Özipek : özü ipekten
Özlem : Hasret, birine ya dabir yere duyulan görme arzusu
Özlen : görme isteği uyandırır, kavuşma isteği ver, seni özlesinler
Özlenen : özlem duyulan, kavuşma isteği uyandıran görme isteği uyandıran, hasreti çekilen
Özler : görme, kavuşma isteği duyan, özleyen
Özleyiş : özlem duygusu özleme
Öznil : Nil Irmağı'nın ta kendisi
Öznur : Gerçek ışık, ışığı özlü olan
Özperi : gerçek peri, gerçek güzel, özü peri gibi
Özpetek : gerçek petek
Özpınar : gerçek pınar, gerçek kaynak
Özsel : öz yönünden, özle ilgili
Özselen : öz ses, öz bilgi, gerçek sel yatağı gerçek bolluk
Özsu : besleyici su, besisuyu, bitkilerin dokularında bulunan su
Özün : şiir gibi güzel olan, şiir
Özveri : kendinden bir şeyler verme işi, bir amaç uğruna kendi Yararından vazgeçme
Özyurt : baba ocağı gerçek yurt, asıl yurt
P Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Pakize : Çok temiz, hoş ve güzel
Papatya : baharda çiçek açan, taç yaprakları beyaz, ortası sarı çiçekli bir kır bitkisi
Parla : parılda, pırıl pırıl aydınlık saç
Parlar : parıldar, pırıl pırıl eder, ışık saçar
Pekay : Ay'a pek benzeyen; sert Ay, katı Ay; sağlam Ay
Peköz : sağlam öz, özü sağlam kimse
Pekşen : çok neşeli, çok şen
Pelin : Siyah ve beyaz renkte acı kokulu bir tür bitki
Pelinsu : Pelin + Su (Bkz Pelin)
Pelit : meşe ağacı ve yemişi
Pembe : Açık kırmızı renk
Peren : yaprakları gri yeşil ve tüylü, çobanyastığı da denilen bir bitki
Peri : Çok güzel, çekici, dişi cin
Perihan : Peri padişahı, perilerin başı
Perran : Uçan, uçucu
Pervin : Ülker yıldız takımı (Süreyya)
Petek : Arı kovanı, bal mumundan yapılan hazne
Pınar : Suyun topraktan kaynayıp geldiği yer
Pırıl : "pırıl pırıl" ikilemesinin tekil hali, ışıl
Pırıltı : parlayan bir şeyin çıkardığı ışık
Piraye : Süs, bezek
Pürçek : bitkilerin saçaklı kökü ya da püskülleri; şakaklardan sarkan Saç, zülüf, perçem
Püren : sarı, kırmızı ve çok güzel çiçekleri olan, ufak yapraklı, arıların Çok sevdiği bir tür çalı
Papatya : baharda çiçek açan, taç yaprakları beyaz, ortası sarı çiçekli bir kır bitkisi
Parla : parılda, pırıl pırıl aydınlık saç
Parlar : parıldar, pırıl pırıl eder, ışık saçar
Pekay : Ay'a pek benzeyen; sert Ay, katı Ay; sağlam Ay
Peköz : sağlam öz, özü sağlam kimse
Pekşen : çok neşeli, çok şen
Pelin : Siyah ve beyaz renkte acı kokulu bir tür bitki
Pelinsu : Pelin + Su (Bkz Pelin)
Pelit : meşe ağacı ve yemişi
Pembe : Açık kırmızı renk
Peren : yaprakları gri yeşil ve tüylü, çobanyastığı da denilen bir bitki
Peri : Çok güzel, çekici, dişi cin
Perihan : Peri padişahı, perilerin başı
Perran : Uçan, uçucu
Pervin : Ülker yıldız takımı (Süreyya)
Petek : Arı kovanı, bal mumundan yapılan hazne
Pınar : Suyun topraktan kaynayıp geldiği yer
Pırıl : "pırıl pırıl" ikilemesinin tekil hali, ışıl
Pırıltı : parlayan bir şeyin çıkardığı ışık
Piraye : Süs, bezek
Pürçek : bitkilerin saçaklı kökü ya da püskülleri; şakaklardan sarkan Saç, zülüf, perçem
Püren : sarı, kırmızı ve çok güzel çiçekleri olan, ufak yapraklı, arıların Çok sevdiği bir tür çalı
R Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Rabia : Dördüncü
Radife : bir yıldızın yakınında bulunan bir başka yıldız
Rahime : Acıyan, esirgeyen
Rahşan : Parlak, parlayan
Rana : Güzel, hoş görünen
Rengin : Renkli, boyalı, güzel
Reşide :
Reyhan : Fesleğen, güzel kokulu bitki
Rezzan : Ağır başlı, vakur, ciddi
Ruhsar : Yanak, yüz, çehre
Rüçhan : üstünlük, önderlik, üstün olma
Rüya : Düş / Uyku anında bilinç altında oluşan kurgular
Radife : bir yıldızın yakınında bulunan bir başka yıldız
Rahime : Acıyan, esirgeyen
Rahşan : Parlak, parlayan
Rana : Güzel, hoş görünen
Rengin : Renkli, boyalı, güzel
Reşide :
Reyhan : Fesleğen, güzel kokulu bitki
Rezzan : Ağır başlı, vakur, ciddi
Ruhsar : Yanak, yüz, çehre
Rüçhan : üstünlük, önderlik, üstün olma
Rüya : Düş / Uyku anında bilinç altında oluşan kurgular
S Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Saadet : Mutluluk
Sabah : gündüzün ilk saatleri, öğleye kadar olan vakit
Sabahat/Sebahat : Güzellik
Sabiha : Yüzen, yüzücü, güzel şirin, hoş
Sabite : Yerinde duran, kımıldamayan
Sabriye : Sabırlı, sabırla ilgili
Sacide : Secdeye varan, yere yüz süren
Safiye : Katıksız, katışıksız saf
Sahiba : Bir şeyi elde etmiş olan
Saime : Oruç tutan, oruçlu
Sakine : Oynamayan, kımıldamayan, durgun
Saliha : İyi, yarar, yetkili, hakkı olan
Salime : Eksiksiz, sağ, sağlam
Salkan : serin yellere karşı olan yer
Salkım : çoğunlukla bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş; Baklagillerden bir ağaç ve bunu çiçeği; sarkan şey, hevenk
Samime : Bir şeyin temeli, en köklü yeri
Sanal : herkesçe tanın, ünlen, ün al
Sanay : Ikircikli, kararsız, duraksayan; kuruntu, işkil
Sanem : Put, put kadar güzel, çok güzel
Saniye : Dakikanın 60'ta biri süresinde zaman birimi
Sargın : sarıcı, çekici, sevimli
Sarıçiçek : Artvin dolaylarında kız erkek birlikte oynanan bir halk dansı
Sarıgül : sarı renkte çiçek açan bir gül
Sarıgüzel : sarı renkte çiçek açan bir gül
Sarıyıldız : Çobanyıldızı, Çulpan , Çolpan, Zühre
Sarmaşık : koyu ve yeşil renkli ve değişik biçimde yaprakları olan, saplarından çıkan ek kökçükleriyle tırmanan, renkli çiçekleri olan bir bitki
Saygül : sayılasın ve gül gibi güzel olasın
Seber : dost, arkadaş
Seçen : seçme işini yapan, bir şeyi seçen
Seçil : Beğenilen, seçilen
Seçilay : seçil ve Ay gibi güzel ol
Seçkin : seçilerek en iyi diye ayrılmış olan; benzerleri içinde niteliklerinin Üstünlüğüyle göze çarpan, üstün
Seçmen : beğenen, seçen, seçimde oy verme hakkı olan kimse
Seda : Ses
Sedef : Midye ve istiridye gibi hayvanların beyaz ışıltılı parlak kabuğu
Seden : (Sedan) sesin, seslenişin
Seher : Tan ağartısı, ortalığın aydınlandığı an
Sel : sürekli yağmurlardan ya da eriyen karlardan oluşup önüne ne gelirse alıp götüren taşkın su
Selay : sel ayı, sellerin çok olduğu ilkyaz ayları
Selbi : bkz. Selvi
Selcan : Dede Korkut öykülerinde geçen bir ad
Selcen : bkz Selcan
Selçuk : Selçuk Türklerinin atası, Selçuk Sultan, Gazneliler çağında Türkmenleri bir araya getirip bir devlet kurmuştu. Daha sonra birçok kollara Ayrılan Selçuklular Anadolu'da da güçlü bir devlet kurmuştur
Selda : (Seldağ) Dağ seli, dağdan inensel
Seldağ : dağlardan akan sel, dağ seli
Selden : ("selden tutulmuş" anlamında) selin getirdiği
Selek : eliaçık, konuklarını iyi ağırlayan
Selen : Haber, havadis, kulakla duyulan,işitilen
Selgün : selin oluştuğu gün, sel günü
Selışık : sel gibi ışık, sel gibi akan ışık
Selışıl : sel gibi akan parıltı, selin ışılı
Selışın : sel gibi akan ışın
Selin : öğünç, sevinçSelma : Doğru ve iyi yolda, selamette olma
Selok : Sel gibi akan ok.
Selvi : kış yaz yaprağını dökmeyen, ince uzun bir ağaç, servi selbi
Selvican : servi gibi güzel kimse
Sema : Gökyüzü
Semahat : Cömertlik, el açıklığı
Semiha : Cömert gönüllü, eli bol
Semiramis : Asur kraliçesinin adı
Semra : Esmer
Senay : Ay gibisin sen anlamında
Senbul : sen ara ve bul
Senem : Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı (Arapçada) put; kendisine tapılacak denli güzel olan kadın, sevgili, güzel
Sengül : gül sensin, sen gülsün
Seniha : Yüce, yüksek
Sepin : gelin için hazırlanan her türlü eşya, çeyiz, sepi, dğünde geline verilen armağan
Serap : Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltmacı
Seren : gemi direği uzun ağaç, "sermek" eylemini yapan
Serin : ılık ile soğuk arası, az soğuk, serinlik veren
Serpil : geliş ve büyü, boylan, boy at; ince ince savrularak yağ
Serpin : sert yelle savrulan yağmur, dolu
Sertap (b) : Ser +Tab Pırıltılı baş, ışıltılarınbaşı
Servi : kış yaz yaprağını dökmeyen, ince uzun bir ağaç, selbi, selvi, Uzun boylu ve güzel kadın
Seval : beğen, sev, ve al, al ve sev
Sevda : Aşk, sevgi, tutku tutkunluk
Sevdeğer : "sev, o senin sevgine değer"
Sevdiye : sevesin diye
Sevecan : "can seni seve"
Sevecen : acıyarak, koruyarak seven, sevgi dolu
Seven : sevmiş olan, sevdaya tutulmuş, sevgi duyan
Sevenay : sevdaya tutulmuş olan Ay
Sevencan : Sevdaya tutulmuş olan can.
Sevengül : sevdaya tutulmuş olan gül
Sevengün : sevdaya tutulmuş olan Güneş
Sevgen : sevgi dolu, sevecen, sevmeye yatkın
Sevgi : Aşk, sevme duygusu
Sevgim : benim olan sevgi, aşkım
Sevgin : seven, sevgiye düşkün
Sevgül : sevginin gülüsün
Sevgün : sevilen günsün
Sevi : aşırı sevgi ve bağlılık duygusu
Sevil : "kendini sevdir" sevgiye yaraşır ol
Sevilay : sevilen Ay'sın
Sevim : Birine yakınlık duymak, sempati
Sevin : ("sevinmek"ten buyruk) sevinç duy, neşelen coş
Sevinç : istenen ya da hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku
Sevindal : dal gibi olduğun için sevinesin
Sevingül : "sevinmek" ve "gülmek"ten buyruk hem sevin hem gül
Sevkal : sev ve kal, sev ve sevdiğin yerde kal
Sevsay : sev ve say
Sevsen : "keşke sevmiş olsan"
Sevsevil : sev ve sevil, hem sev hem de sevil
Sevtap : Aşırı, tapacak kadar sevgi duyan
Seyhan : Adana kentinin içinden geçip Akdeniz'e dökülen, Çukurova'ya bereket getiren ırmak
Seyyal : Akışkan, sıvı, yerinde duramayan
Sezal : sez ve al
Sezan : sez ve an
Sezay : sez ve Ay gibi güzel olan
Sezek : sezebilen, sezen, duyumsayan
Sezen : açık bir kanıt olmadığı halde olmuş ya da olcak bir şeyi kestiren, duyumsayan
Sezer : Olacak bir şeyi önceden duyumsar, bir şeyin olacağını önceden kestirir
Sezgen : sezen, sezgisi olan, sezme yeteneği olan
Sezgi : aklın yardımı olmadan, gerçeğin doğrudan doğruya Kavranması; bir şeyi önceden bilme, duyumsama yeteneği, sezme yeteneği, seziş
Sezgin : sezen, sezgisi olan, sezme yeteneği olan, sezgen, duyumsayan, sezici
Sezginay : sezme yeteneği olan Ay
Sezin : sezinleme işi, sezme
Seziş : sezme yolu, sezme biçimi, sezme
Sezmen : sezen kimse
Sıcak : Sıcakkanlı, cana yakın
Sıdıka : Çok içten ve doğru kimse
Sıla : Gurbete çıkanın doğup büyüdüğü yer
Sırma : Altın yaldızlı, ya da yaldızsızince gümüş tel
Sibel : Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / Buğday başağı
Simge : Alamet, sembol, birşeyi anlatan im, imge
Sinem : Benim tenim, benim vücudum, göğsüm
Solmaz : Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan
Sonat : Bir veya iki çalgı için yazılmış 3-4 bölümlü müzik eseri
Sonay : yılın son ayı (bu ayda doğan çocuklara konur)
Songül : (doğan son çocuğa konur) güllerin sonuncusu
Songün : günlerin sonucusu
Songür : sonu bol ve güçlü, sonu gür
Sonnur : Son ışık
Sonuç : bir olayın doğurduğu başka bir olay ya da durum, sonda ortaya çıkan
Soydan : Iyi bir aileden gelen, soylu
Sönmez : sürekli olarak yanar durur
Sönmezay : Sürekli olarak ışık saçan Ay.
Sözen : Iyi söz söyleyen, iyi konuşan
Su : canlıların yaşamı için çok gerekli olan, rengi kokusu, tadı olmayan sıvı
Suat : Mutlu, mutlulukla ilgili
Sultan : Hükümdar ailesinden, anne, kızkardeş
Suna : bir sülün türü, bir tür sülün, yaban ördeği
Sunal : al ve sun, hem sun hem al
Sunam : "benim sülünüm, benim yaban ördeğim, benim sunam
Sunar : saygıyla verir, takdim eder
Sunay : Ay sun, ay ışığı sun
Sunu : armağan, birine sunulan şey, geline verilen armağan
Suzan : Adak ayı
Sühandan : Güzel konuşan
Süheyla : Güney yönünde görünen parlak yıldızlar
Sülün : uzun kuyruklu, büyük boylu, süslü, güzel bir kuş, boyu posu yerinde olan, çok güzel
Sümer : Mezopotamya'nın güneyinde devlet kuran, çivi yazısını bulan ve Ve kullanan bir Türk budunu
Sümeray : Sümerlerin ayı
Süren : yetişip ortaya çıkan, sürüp giden, olagelen
Süzülay : gökteki Ay gibi süzül
Sabah : gündüzün ilk saatleri, öğleye kadar olan vakit
Sabahat/Sebahat : Güzellik
Sabiha : Yüzen, yüzücü, güzel şirin, hoş
Sabite : Yerinde duran, kımıldamayan
Sabriye : Sabırlı, sabırla ilgili
Sacide : Secdeye varan, yere yüz süren
Safiye : Katıksız, katışıksız saf
Sahiba : Bir şeyi elde etmiş olan
Saime : Oruç tutan, oruçlu
Sakine : Oynamayan, kımıldamayan, durgun
Saliha : İyi, yarar, yetkili, hakkı olan
Salime : Eksiksiz, sağ, sağlam
Salkan : serin yellere karşı olan yer
Salkım : çoğunlukla bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş; Baklagillerden bir ağaç ve bunu çiçeği; sarkan şey, hevenk
Samime : Bir şeyin temeli, en köklü yeri
Sanal : herkesçe tanın, ünlen, ün al
Sanay : Ikircikli, kararsız, duraksayan; kuruntu, işkil
Sanem : Put, put kadar güzel, çok güzel
Saniye : Dakikanın 60'ta biri süresinde zaman birimi
Sargın : sarıcı, çekici, sevimli
Sarıçiçek : Artvin dolaylarında kız erkek birlikte oynanan bir halk dansı
Sarıgül : sarı renkte çiçek açan bir gül
Sarıgüzel : sarı renkte çiçek açan bir gül
Sarıyıldız : Çobanyıldızı, Çulpan , Çolpan, Zühre
Sarmaşık : koyu ve yeşil renkli ve değişik biçimde yaprakları olan, saplarından çıkan ek kökçükleriyle tırmanan, renkli çiçekleri olan bir bitki
Saygül : sayılasın ve gül gibi güzel olasın
Seber : dost, arkadaş
Seçen : seçme işini yapan, bir şeyi seçen
Seçil : Beğenilen, seçilen
Seçilay : seçil ve Ay gibi güzel ol
Seçkin : seçilerek en iyi diye ayrılmış olan; benzerleri içinde niteliklerinin Üstünlüğüyle göze çarpan, üstün
Seçmen : beğenen, seçen, seçimde oy verme hakkı olan kimse
Seda : Ses
Sedef : Midye ve istiridye gibi hayvanların beyaz ışıltılı parlak kabuğu
Seden : (Sedan) sesin, seslenişin
Seher : Tan ağartısı, ortalığın aydınlandığı an
Sel : sürekli yağmurlardan ya da eriyen karlardan oluşup önüne ne gelirse alıp götüren taşkın su
Selay : sel ayı, sellerin çok olduğu ilkyaz ayları
Selbi : bkz. Selvi
Selcan : Dede Korkut öykülerinde geçen bir ad
Selcen : bkz Selcan
Selçuk : Selçuk Türklerinin atası, Selçuk Sultan, Gazneliler çağında Türkmenleri bir araya getirip bir devlet kurmuştu. Daha sonra birçok kollara Ayrılan Selçuklular Anadolu'da da güçlü bir devlet kurmuştur
Selda : (Seldağ) Dağ seli, dağdan inensel
Seldağ : dağlardan akan sel, dağ seli
Selden : ("selden tutulmuş" anlamında) selin getirdiği
Selek : eliaçık, konuklarını iyi ağırlayan
Selen : Haber, havadis, kulakla duyulan,işitilen
Selgün : selin oluştuğu gün, sel günü
Selışık : sel gibi ışık, sel gibi akan ışık
Selışıl : sel gibi akan parıltı, selin ışılı
Selışın : sel gibi akan ışın
Selin : öğünç, sevinçSelma : Doğru ve iyi yolda, selamette olma
Selok : Sel gibi akan ok.
Selvi : kış yaz yaprağını dökmeyen, ince uzun bir ağaç, servi selbi
Selvican : servi gibi güzel kimse
Sema : Gökyüzü
Semahat : Cömertlik, el açıklığı
Semiha : Cömert gönüllü, eli bol
Semiramis : Asur kraliçesinin adı
Semra : Esmer
Senay : Ay gibisin sen anlamında
Senbul : sen ara ve bul
Senem : Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı (Arapçada) put; kendisine tapılacak denli güzel olan kadın, sevgili, güzel
Sengül : gül sensin, sen gülsün
Seniha : Yüce, yüksek
Sepin : gelin için hazırlanan her türlü eşya, çeyiz, sepi, dğünde geline verilen armağan
Serap : Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltmacı
Seren : gemi direği uzun ağaç, "sermek" eylemini yapan
Serin : ılık ile soğuk arası, az soğuk, serinlik veren
Serpil : geliş ve büyü, boylan, boy at; ince ince savrularak yağ
Serpin : sert yelle savrulan yağmur, dolu
Sertap (b) : Ser +Tab Pırıltılı baş, ışıltılarınbaşı
Servi : kış yaz yaprağını dökmeyen, ince uzun bir ağaç, selbi, selvi, Uzun boylu ve güzel kadın
Seval : beğen, sev, ve al, al ve sev
Sevda : Aşk, sevgi, tutku tutkunluk
Sevdeğer : "sev, o senin sevgine değer"
Sevdiye : sevesin diye
Sevecan : "can seni seve"
Sevecen : acıyarak, koruyarak seven, sevgi dolu
Seven : sevmiş olan, sevdaya tutulmuş, sevgi duyan
Sevenay : sevdaya tutulmuş olan Ay
Sevencan : Sevdaya tutulmuş olan can.
Sevengül : sevdaya tutulmuş olan gül
Sevengün : sevdaya tutulmuş olan Güneş
Sevgen : sevgi dolu, sevecen, sevmeye yatkın
Sevgi : Aşk, sevme duygusu
Sevgim : benim olan sevgi, aşkım
Sevgin : seven, sevgiye düşkün
Sevgül : sevginin gülüsün
Sevgün : sevilen günsün
Sevi : aşırı sevgi ve bağlılık duygusu
Sevil : "kendini sevdir" sevgiye yaraşır ol
Sevilay : sevilen Ay'sın
Sevim : Birine yakınlık duymak, sempati
Sevin : ("sevinmek"ten buyruk) sevinç duy, neşelen coş
Sevinç : istenen ya da hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku
Sevindal : dal gibi olduğun için sevinesin
Sevingül : "sevinmek" ve "gülmek"ten buyruk hem sevin hem gül
Sevkal : sev ve kal, sev ve sevdiğin yerde kal
Sevsay : sev ve say
Sevsen : "keşke sevmiş olsan"
Sevsevil : sev ve sevil, hem sev hem de sevil
Sevtap : Aşırı, tapacak kadar sevgi duyan
Seyhan : Adana kentinin içinden geçip Akdeniz'e dökülen, Çukurova'ya bereket getiren ırmak
Seyyal : Akışkan, sıvı, yerinde duramayan
Sezal : sez ve al
Sezan : sez ve an
Sezay : sez ve Ay gibi güzel olan
Sezek : sezebilen, sezen, duyumsayan
Sezen : açık bir kanıt olmadığı halde olmuş ya da olcak bir şeyi kestiren, duyumsayan
Sezer : Olacak bir şeyi önceden duyumsar, bir şeyin olacağını önceden kestirir
Sezgen : sezen, sezgisi olan, sezme yeteneği olan
Sezgi : aklın yardımı olmadan, gerçeğin doğrudan doğruya Kavranması; bir şeyi önceden bilme, duyumsama yeteneği, sezme yeteneği, seziş
Sezgin : sezen, sezgisi olan, sezme yeteneği olan, sezgen, duyumsayan, sezici
Sezginay : sezme yeteneği olan Ay
Sezin : sezinleme işi, sezme
Seziş : sezme yolu, sezme biçimi, sezme
Sezmen : sezen kimse
Sıcak : Sıcakkanlı, cana yakın
Sıdıka : Çok içten ve doğru kimse
Sıla : Gurbete çıkanın doğup büyüdüğü yer
Sırma : Altın yaldızlı, ya da yaldızsızince gümüş tel
Sibel : Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / Buğday başağı
Simge : Alamet, sembol, birşeyi anlatan im, imge
Sinem : Benim tenim, benim vücudum, göğsüm
Solmaz : Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan
Sonat : Bir veya iki çalgı için yazılmış 3-4 bölümlü müzik eseri
Sonay : yılın son ayı (bu ayda doğan çocuklara konur)
Songül : (doğan son çocuğa konur) güllerin sonuncusu
Songün : günlerin sonucusu
Songür : sonu bol ve güçlü, sonu gür
Sonnur : Son ışık
Sonuç : bir olayın doğurduğu başka bir olay ya da durum, sonda ortaya çıkan
Soydan : Iyi bir aileden gelen, soylu
Sönmez : sürekli olarak yanar durur
Sönmezay : Sürekli olarak ışık saçan Ay.
Sözen : Iyi söz söyleyen, iyi konuşan
Su : canlıların yaşamı için çok gerekli olan, rengi kokusu, tadı olmayan sıvı
Suat : Mutlu, mutlulukla ilgili
Sultan : Hükümdar ailesinden, anne, kızkardeş
Suna : bir sülün türü, bir tür sülün, yaban ördeği
Sunal : al ve sun, hem sun hem al
Sunam : "benim sülünüm, benim yaban ördeğim, benim sunam
Sunar : saygıyla verir, takdim eder
Sunay : Ay sun, ay ışığı sun
Sunu : armağan, birine sunulan şey, geline verilen armağan
Suzan : Adak ayı
Sühandan : Güzel konuşan
Süheyla : Güney yönünde görünen parlak yıldızlar
Sülün : uzun kuyruklu, büyük boylu, süslü, güzel bir kuş, boyu posu yerinde olan, çok güzel
Sümer : Mezopotamya'nın güneyinde devlet kuran, çivi yazısını bulan ve Ve kullanan bir Türk budunu
Sümeray : Sümerlerin ayı
Süren : yetişip ortaya çıkan, sürüp giden, olagelen
Süzülay : gökteki Ay gibi süzül
Ş Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Şadiye : Sevinç, neşe, mutluluk
Şahika : Yüksek, yüce, dağın zirvesi
Şanal : ün kazan, ünlü bir kimse ol, ünlen
Şanlı : herkesçe iyi bilinen, ünü büyük, ünlü
Şansal : herkesçe tanın, ünlen
Şaziment : Allah'ın adamı- Allah'a ait olan,onun yolundan giden kişi
Şaziye : Özellikleri kimseye benzemeyen
Şebnem : Çiğ, gece nemi, jale
Şefika : Şefkatli, acıması, esirgemesi bol olan
Şehnaz : Doğu müziğinde bir makam / Çoknazlı
Şehrazat (d) : 1001 gece masallarında bir masal kahramanı kadın
Şelale : Büyük çağlayan, çavlan, akarsunun yüksekten yere düştüğü bölümü
Şen : yaşayışından memnunluğunu davranışıyla gösteren, bunu Çevresindekilere de yayan, neşeli
Şenay : Mutlu geçen ay
Şenel : neşelen, eğlen, şenlen, bakımlı hale gelesin,
Şener : şen kimse, şen kişi
Şengil : şen kimse, neşeli kimse, içtenlikli
Şengül : İnsanın içini açan gül / hep şen olup hep gülmek
Şengün : neşeli gün
Şeniz : hepimiz neşeliyiz, neşeli iz
Şenkal : neşeli ve şen kal
Şennur : Işık saçan, neşe saçan
Şenol : neşeli, şen ol
Şensoy : neşeli soy, şen soy
Şensu : neşeli su, şen su
Şermin : Utangaç
Şevval : Arap takviminin onuncu ayı
Şeyda : Çılgın, deli divane
Şeyma : Eski Türk adlarından
Şiir : Zengin sembollerle uyumlu seslerle ortaya çıkan edebi anlatım biçimi
Şölen : Eğlence, kutlama, şenlik
Şule : Alev, ateş alevi
Şükran : İyilik bilme, minnettarlık
Şükriye : Görülyen iyiliğe karşı şükretmek , hoşnut olmak
Şahika : Yüksek, yüce, dağın zirvesi
Şanal : ün kazan, ünlü bir kimse ol, ünlen
Şanlı : herkesçe iyi bilinen, ünü büyük, ünlü
Şansal : herkesçe tanın, ünlen
Şaziment : Allah'ın adamı- Allah'a ait olan,onun yolundan giden kişi
Şaziye : Özellikleri kimseye benzemeyen
Şebnem : Çiğ, gece nemi, jale
Şefika : Şefkatli, acıması, esirgemesi bol olan
Şehnaz : Doğu müziğinde bir makam / Çoknazlı
Şehrazat (d) : 1001 gece masallarında bir masal kahramanı kadın
Şelale : Büyük çağlayan, çavlan, akarsunun yüksekten yere düştüğü bölümü
Şen : yaşayışından memnunluğunu davranışıyla gösteren, bunu Çevresindekilere de yayan, neşeli
Şenay : Mutlu geçen ay
Şenel : neşelen, eğlen, şenlen, bakımlı hale gelesin,
Şener : şen kimse, şen kişi
Şengil : şen kimse, neşeli kimse, içtenlikli
Şengül : İnsanın içini açan gül / hep şen olup hep gülmek
Şengün : neşeli gün
Şeniz : hepimiz neşeliyiz, neşeli iz
Şenkal : neşeli ve şen kal
Şennur : Işık saçan, neşe saçan
Şenol : neşeli, şen ol
Şensoy : neşeli soy, şen soy
Şensu : neşeli su, şen su
Şermin : Utangaç
Şevval : Arap takviminin onuncu ayı
Şeyda : Çılgın, deli divane
Şeyma : Eski Türk adlarından
Şiir : Zengin sembollerle uyumlu seslerle ortaya çıkan edebi anlatım biçimi
Şölen : Eğlence, kutlama, şenlik
Şule : Alev, ateş alevi
Şükran : İyilik bilme, minnettarlık
Şükriye : Görülyen iyiliğe karşı şükretmek , hoşnut olmak
T Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Tamay : dolunay
Tan : Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, sabah aydınlığı
Tanaltan : kızıl renkli sabah aydınlığı
Tanay : tan zamanı doğan Ay, çok güzel kimse
Tanaydın : tan vaktinin aydınlığı
Tandoruk : sabah aydınlığıyla aydınlanmış yüce dağ tepesi
Tanelgin : sabah aydınlığında yurdundan uzak düşmüş kimse
Tangör : sabah aydınlığını göresin
Tangöze : sabah aydınlığı ve kaynak
Tangül : sabah aydınlığının gülü, sabah aydınlığı ve gül
Tangün : tan Güneş'i sabah aydınlığının Güneş'i alacakaranlık güneş'i alacakaranlık gün
Tangüner : sabah aydınlığı alacakaranlık
Tansel : sabah aydınlığının seli
Tanseli : sabah aydınlığının seli
Tansu : Insana şaşkınlık veren, akıl yoluyla açıklanamayan doğaüstü olay, tansık, mucize
Tansuğ : tansu
Tanyel : sabah aydınlığının yeli, sabahın çok erken saatlerinde esen yel
Tanyeli : Şafak vakti esen rüzgar
Tanyeri : Güneş'in doğmak üzere olduğu sırada ufukta hafifçe kızaran aydınlık yer
Tanyıldız : Güneş doğmadan önceki alaca karanlıkta ışıyan yıldız, sabah yıldızı
Tanyüz : sabah aydınlığı kadar güzel yüz
Taşan : herhangi bir nedenle kabına sığmayan, coşan
Tayyibe : İyi, hoş, çok temiz
Tekay : biricik ve Ay gibi güzel
Tekçe : biricik ve bir benzeri daha olmayan
Tekgül : biricik ve gül kadar güzel, biricik gül
Tekil : tekle ilgili, tek olan
Teksin : beceriksin, bir tanesin, eşin benzerin yok
Tenay : teni Ay gibi parlak olan, güzel tenli
Tennur : Teni nurlu, aydınlık olan
Tepe : küçük dağ
Terek : kavak ağacı; asma
Tezay : çabuk giden ay
Tezcan : sabırsız, atılgan, canı tez
Tezel : eli çabuk, çabuk iş gören kimse
Tezer : Çabuk ve erken
Tezkan : sıcak kanlı, hemen davranan
Titiz : en ince ayrıntıya bile önem veren, temizliğe çok düşkün
Toga : küpe
Togay : dere kıyılarındaki sık çalılık, tokay, dolunay
Tokay : bkz. TogayToköz : gözü gönlü tok
Tokurcun : ekin demetleri yığını
Tola : Dolu, içi boş olmayan, çalı, dal
Tolga : savaşta başa giyilen demirden yapılmış başlık, Altın başlık, gümüş başlık
Tolunay : Ay'ın en dolgun göründüğü zaman, ayın dördü, Ay'ın on dördü Gibi, çok güzel, dolunay
Tomris : (Türkçe "temür" "demir" sözcüğünden değiştiği sanılıyor) İskit Türklerinin Kafkasya'da oturan kolu olan Massagetlerin ünlü kraliçesinin adı
Tomur : bitkinin çiçek ya da yaprak verecek duruma gelmiş filizi, tomurcuk
Tomurcuk : çiçek vercek olan gonca, bir bitkinin üzerinde bulunan, ilerde sap, çiçek ya da bir çok yaprak verecek olan küçük kabartı, domurcuk
Topay : top gibi olan Ay, yuvarlak Ay, dolunay
Toprak : üzerinde tüm bitkilere ve öteki canlılılara yaşam ortamı sağlayan, toz durumuna Gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla organik cisimlerden oluşan madde, arazi, tarla, kara, ülke
Torgay : tarlalarda yuva yapan, boz renkli, küçük, ötücü, kuş, çayır kuşu, tarlakuşu, toygar, turgay
Toygar : Torgay, Turgay
Tuba / Tuğba : Cennette var olduğuna inanılan ağaç
Tulga : savaşta başa giyilen demir başlık, tolga altın başlık, gümüş başlık
Tulunay : bkz. Dolunay,Tolunay
Tumay : sessiz, durgun, dingin
Tuna : Karaormanlar'dan doğup Karadeniz'e dökülen ve Avrupa'nın Volga'dan Sonra en uzun ırmağı
Tunacan : sevgili Tuna, can Tuna
Tunadan : Tuna Irmağı'ndan
Tunam : "benim olan Tuna, benim Tunam
Tunca : Meriç'in bir kolu Balkan Dağları'nın yüksek tepelerinden doğarak, doğuya doğru akar, Türkiye sınırına girdikten sonra tepelik yerlerden geçerek Edirne'yi kuzey ve batıdan Kuşatarak kentin güneyinde meriç'le birleşir
Tuncam : benim olan Tunca, benim Tuncam
Tuncay : tunçtan yapılmış Ay
Turgay : tarlalarda yuva yapan, boz renkli, küçük ötücü bir kuş, çayırkuşu, torgay, toygar
Turna : Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan göçmen kuş türü
Tutam : Bir desteden daha / parmak uçlarıyla alınabilen / Tutmaktan tutam
Tutku : İradeyi aşan güçlü coşku, ihtiras
Tutkun : gönül vermiş, bağlanmış, çok sevmiş, tutulmuş
Tutkunay : çok seven ve Ay gibi güzel olan
Tülay : İncelikle, düşünce ile ilgili
Tülin : Ayna
Tümay : bütünlenmiş Ay, dolunay
Tümcan : bütün can, tümüyle can
Tünay : gece Ay'ı gece doğan Ay, gece ve Ay
Tünaydın : (akşamüstü ve akşam vakti söylenen bir esenleme sözü) iyi akşamlar
Türe : "türemekten"ten buyruk, gelenek, görenek, töre
Türel : gelenek ve görenekle ilgili, türe ile ilgili , törel
Türkan : Cengiz Han'ın gelininin adı
Türkiz : Türk'ün açtığı iz, Türk izi
Türkmen : Oğuz Türklerinden bir boy ve bu boydan olan kimse; Türk'e benzeyen kimse
Türköz : özü Türk olan, öz, Türk, Türk'ün özü
Türküler : ("türkü" sözcüğünün çoğulu) halk ezgileri
Türkün : Türklerin olan, Türk'ün çocuğu
Tüze : toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen kural ve tasların tümü
Tüzel : tüzeye uygun, tüze ile ilgili
Tüzün : düzenlilik, düzgünlük, düzgün, iyi bir soydan gelen, soylu
Tüzüner : yumuşak huylu, düzenli kimse
Tan : Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, sabah aydınlığı
Tanaltan : kızıl renkli sabah aydınlığı
Tanay : tan zamanı doğan Ay, çok güzel kimse
Tanaydın : tan vaktinin aydınlığı
Tandoruk : sabah aydınlığıyla aydınlanmış yüce dağ tepesi
Tanelgin : sabah aydınlığında yurdundan uzak düşmüş kimse
Tangör : sabah aydınlığını göresin
Tangöze : sabah aydınlığı ve kaynak
Tangül : sabah aydınlığının gülü, sabah aydınlığı ve gül
Tangün : tan Güneş'i sabah aydınlığının Güneş'i alacakaranlık güneş'i alacakaranlık gün
Tangüner : sabah aydınlığı alacakaranlık
Tansel : sabah aydınlığının seli
Tanseli : sabah aydınlığının seli
Tansu : Insana şaşkınlık veren, akıl yoluyla açıklanamayan doğaüstü olay, tansık, mucize
Tansuğ : tansu
Tanyel : sabah aydınlığının yeli, sabahın çok erken saatlerinde esen yel
Tanyeli : Şafak vakti esen rüzgar
Tanyeri : Güneş'in doğmak üzere olduğu sırada ufukta hafifçe kızaran aydınlık yer
Tanyıldız : Güneş doğmadan önceki alaca karanlıkta ışıyan yıldız, sabah yıldızı
Tanyüz : sabah aydınlığı kadar güzel yüz
Taşan : herhangi bir nedenle kabına sığmayan, coşan
Tayyibe : İyi, hoş, çok temiz
Tekay : biricik ve Ay gibi güzel
Tekçe : biricik ve bir benzeri daha olmayan
Tekgül : biricik ve gül kadar güzel, biricik gül
Tekil : tekle ilgili, tek olan
Teksin : beceriksin, bir tanesin, eşin benzerin yok
Tenay : teni Ay gibi parlak olan, güzel tenli
Tennur : Teni nurlu, aydınlık olan
Tepe : küçük dağ
Terek : kavak ağacı; asma
Tezay : çabuk giden ay
Tezcan : sabırsız, atılgan, canı tez
Tezel : eli çabuk, çabuk iş gören kimse
Tezer : Çabuk ve erken
Tezkan : sıcak kanlı, hemen davranan
Titiz : en ince ayrıntıya bile önem veren, temizliğe çok düşkün
Toga : küpe
Togay : dere kıyılarındaki sık çalılık, tokay, dolunay
Tokay : bkz. TogayToköz : gözü gönlü tok
Tokurcun : ekin demetleri yığını
Tola : Dolu, içi boş olmayan, çalı, dal
Tolga : savaşta başa giyilen demirden yapılmış başlık, Altın başlık, gümüş başlık
Tolunay : Ay'ın en dolgun göründüğü zaman, ayın dördü, Ay'ın on dördü Gibi, çok güzel, dolunay
Tomris : (Türkçe "temür" "demir" sözcüğünden değiştiği sanılıyor) İskit Türklerinin Kafkasya'da oturan kolu olan Massagetlerin ünlü kraliçesinin adı
Tomur : bitkinin çiçek ya da yaprak verecek duruma gelmiş filizi, tomurcuk
Tomurcuk : çiçek vercek olan gonca, bir bitkinin üzerinde bulunan, ilerde sap, çiçek ya da bir çok yaprak verecek olan küçük kabartı, domurcuk
Topay : top gibi olan Ay, yuvarlak Ay, dolunay
Toprak : üzerinde tüm bitkilere ve öteki canlılılara yaşam ortamı sağlayan, toz durumuna Gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla organik cisimlerden oluşan madde, arazi, tarla, kara, ülke
Torgay : tarlalarda yuva yapan, boz renkli, küçük, ötücü, kuş, çayır kuşu, tarlakuşu, toygar, turgay
Toygar : Torgay, Turgay
Tuba / Tuğba : Cennette var olduğuna inanılan ağaç
Tulga : savaşta başa giyilen demir başlık, tolga altın başlık, gümüş başlık
Tulunay : bkz. Dolunay,Tolunay
Tumay : sessiz, durgun, dingin
Tuna : Karaormanlar'dan doğup Karadeniz'e dökülen ve Avrupa'nın Volga'dan Sonra en uzun ırmağı
Tunacan : sevgili Tuna, can Tuna
Tunadan : Tuna Irmağı'ndan
Tunam : "benim olan Tuna, benim Tunam
Tunca : Meriç'in bir kolu Balkan Dağları'nın yüksek tepelerinden doğarak, doğuya doğru akar, Türkiye sınırına girdikten sonra tepelik yerlerden geçerek Edirne'yi kuzey ve batıdan Kuşatarak kentin güneyinde meriç'le birleşir
Tuncam : benim olan Tunca, benim Tuncam
Tuncay : tunçtan yapılmış Ay
Turgay : tarlalarda yuva yapan, boz renkli, küçük ötücü bir kuş, çayırkuşu, torgay, toygar
Turna : Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan göçmen kuş türü
Tutam : Bir desteden daha / parmak uçlarıyla alınabilen / Tutmaktan tutam
Tutku : İradeyi aşan güçlü coşku, ihtiras
Tutkun : gönül vermiş, bağlanmış, çok sevmiş, tutulmuş
Tutkunay : çok seven ve Ay gibi güzel olan
Tülay : İncelikle, düşünce ile ilgili
Tülin : Ayna
Tümay : bütünlenmiş Ay, dolunay
Tümcan : bütün can, tümüyle can
Tünay : gece Ay'ı gece doğan Ay, gece ve Ay
Tünaydın : (akşamüstü ve akşam vakti söylenen bir esenleme sözü) iyi akşamlar
Türe : "türemekten"ten buyruk, gelenek, görenek, töre
Türel : gelenek ve görenekle ilgili, türe ile ilgili , törel
Türkan : Cengiz Han'ın gelininin adı
Türkiz : Türk'ün açtığı iz, Türk izi
Türkmen : Oğuz Türklerinden bir boy ve bu boydan olan kimse; Türk'e benzeyen kimse
Türköz : özü Türk olan, öz, Türk, Türk'ün özü
Türküler : ("türkü" sözcüğünün çoğulu) halk ezgileri
Türkün : Türklerin olan, Türk'ün çocuğu
Tüze : toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen kural ve tasların tümü
Tüzel : tüzeye uygun, tüze ile ilgili
Tüzün : düzenlilik, düzgünlük, düzgün, iyi bir soydan gelen, soylu
Tüzüner : yumuşak huylu, düzenli kimse
U Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Uçay : uçtaki ay
Uçkan : Uçucu, uçan kuş, uçmaya düşkün, uçmayı seven, uçan
Uğan : eski Türklerde gök tanrısı, Güneş, Ogan, Oğan
Uğur : halkın kiimi olgularda gördüğü iyilik muştusu, kimi nesnelerde var olduğuna İnandığı iyilik kaynağı, iyilik
Uğuray : uğurlu ay
Uğurtan : Uğurlu sabah vakti, uğur getiren tan
Ulca : savaşta ele geçirilen mal, olca
Ulcay : rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, olcay, şans, talih
Ulufer : durgun sularda yetişen, yaprakları yuvarlak ve geniş, beyaz, sarı, mavi pembe Çiçekli bir su bitkisi olan nilüferin bir başka söyleniş biçimi
Ulun : ucunda temreni olmayan ok, sivri demirsiz ok
Ulus : aynı sınırlar içinde, aynı bayrak altında yaşayan insan topluluğu
Ulusal : ulusla ilgili
Ulviye : Yüce, yüksek, gökle ilgili
Umay : (Farsça "hüma" hümay'ın Türkçeleşmiş biçimi) Hint Okyanusu adalarında bulunan, Güvercin büyüklüğünde, zümrüt yeşili kanatları olan, kemikle beslenen, üzerinden geçtiği kimselere zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan, masal kuşu, devlet kuşu,
Umdu : umutlandı, istediği umut, istek
Umut : ummaktan doğan iç erinci, umulan şey
Urçuk : Iğ, kirmen
Urçun : kurumuş iğde dalı
Uslu : yaramazlık etmeyen, huysuz olmayan, söz dinleyen
Usulca : Yavaşça, duyurup sezdirmeden, belli etmeden, sezdirmeksizin
Utku : birçok emek ve çekinceli uğraşlar sonucu erişilen mutlu sonuç, yengi, zafer
Utkugül : yengi gülü, zafer gülü
Utkugün : yengi günü, mutlu günü, zafer günü, kazanılmış gün
Uygu : Iki şey arasındaki uygunluk ilgisi
Uysal : yumuşak başlı, söz dinler, söz analar
Uzay : bütün varlıkları her yandan kaplayan sonsuz boşluk
Uçkan : Uçucu, uçan kuş, uçmaya düşkün, uçmayı seven, uçan
Uğan : eski Türklerde gök tanrısı, Güneş, Ogan, Oğan
Uğur : halkın kiimi olgularda gördüğü iyilik muştusu, kimi nesnelerde var olduğuna İnandığı iyilik kaynağı, iyilik
Uğuray : uğurlu ay
Uğurtan : Uğurlu sabah vakti, uğur getiren tan
Ulca : savaşta ele geçirilen mal, olca
Ulcay : rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, olcay, şans, talih
Ulufer : durgun sularda yetişen, yaprakları yuvarlak ve geniş, beyaz, sarı, mavi pembe Çiçekli bir su bitkisi olan nilüferin bir başka söyleniş biçimi
Ulun : ucunda temreni olmayan ok, sivri demirsiz ok
Ulus : aynı sınırlar içinde, aynı bayrak altında yaşayan insan topluluğu
Ulusal : ulusla ilgili
Ulviye : Yüce, yüksek, gökle ilgili
Umay : (Farsça "hüma" hümay'ın Türkçeleşmiş biçimi) Hint Okyanusu adalarında bulunan, Güvercin büyüklüğünde, zümrüt yeşili kanatları olan, kemikle beslenen, üzerinden geçtiği kimselere zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan, masal kuşu, devlet kuşu,
Umdu : umutlandı, istediği umut, istek
Umut : ummaktan doğan iç erinci, umulan şey
Urçuk : Iğ, kirmen
Urçun : kurumuş iğde dalı
Uslu : yaramazlık etmeyen, huysuz olmayan, söz dinleyen
Usulca : Yavaşça, duyurup sezdirmeden, belli etmeden, sezdirmeksizin
Utku : birçok emek ve çekinceli uğraşlar sonucu erişilen mutlu sonuç, yengi, zafer
Utkugül : yengi gülü, zafer gülü
Utkugün : yengi günü, mutlu günü, zafer günü, kazanılmış gün
Uygu : Iki şey arasındaki uygunluk ilgisi
Uysal : yumuşak başlı, söz dinler, söz analar
Uzay : bütün varlıkları her yandan kaplayan sonsuz boşluk
Ü Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Üçgül : üç küçük yapraktan oluşan, bileşik yapraklı, pembe, beyaz, kırmızı Mor ve sarı renkte çiçekler açan bir ot
Ülcan : ele avuca sığmaz, çok canlı
Ülfet : Alışıklık, dostluk, yakınlık duymak
Ülgen : yüce, yüksek, ulu, büyük, sağlam, iyilik tanrısı
Ülger : yedi yıldızdan oluşan takımyıldız, Ülker
Ülgeray : Ülker yıldızı ve Ay
Ülke : bir devletin egemenliği altındaki toprakların topu, turt
Ülkem : "benim olan ülke" "benim ülkem"
Ülker : Boğa burcunda yer alan ve yedi yıldızdan oluşan takımyıldızı
Ülkü : Ancak, düşüncede varolan şey
Ülküm : "benim olan ülkü", "benim ülküm", "ulaşmak istediğim yüce dilek"
Ülkütan : tan vakti doğan yüce dilekyazar olmayan kadın
Ümran : Mutluluk bolluk bereket / Bayındırlık
Ün : ses, ünleme, çığlık, iyi ad, tanınma, san
Ünay : ünü olan Ay, ünlü Ay, ün ve ay
Ünsal : herkesçe tanın, ünlü ol, ününü her yana Sal
Ünsel : Ünü sel gibi aşan
Ünseli : Ünü sellere benzeyen
Ünsev : ünlü ol ve sev
Ünseven : tanınıp ünlü olmayı seven
Ünsevin : ünlü ol sevin
Ünver : herkesçe tanın, ünlü ol, ününü her yana Sal
Ürengül : üreyen, çoğalan gül
Ürün : doğadan elde edilen yararlı şey
Ürünay : Ay'ın verdiği ürün, ürün veren Ay
Üstün : nitelik bakımından benzerlerinin çok üstünde olan, iyi nitelikli, Yüksek düzeyli
Üstünay : benzerlerinin çok üstünde ve Ay gibi güzel
Üstüngül : nitelik bakımından en üstün gül, iyi nitelikli gül, güzel gül
Üzer : Yıldırım Beyazıt'ın kızlarından birinin adı, Üzer Hatun
Ülcan : ele avuca sığmaz, çok canlı
Ülfet : Alışıklık, dostluk, yakınlık duymak
Ülgen : yüce, yüksek, ulu, büyük, sağlam, iyilik tanrısı
Ülger : yedi yıldızdan oluşan takımyıldız, Ülker
Ülgeray : Ülker yıldızı ve Ay
Ülke : bir devletin egemenliği altındaki toprakların topu, turt
Ülkem : "benim olan ülke" "benim ülkem"
Ülker : Boğa burcunda yer alan ve yedi yıldızdan oluşan takımyıldızı
Ülkü : Ancak, düşüncede varolan şey
Ülküm : "benim olan ülkü", "benim ülküm", "ulaşmak istediğim yüce dilek"
Ülkütan : tan vakti doğan yüce dilekyazar olmayan kadın
Ümran : Mutluluk bolluk bereket / Bayındırlık
Ün : ses, ünleme, çığlık, iyi ad, tanınma, san
Ünay : ünü olan Ay, ünlü Ay, ün ve ay
Ünsal : herkesçe tanın, ünlü ol, ününü her yana Sal
Ünsel : Ünü sel gibi aşan
Ünseli : Ünü sellere benzeyen
Ünsev : ünlü ol ve sev
Ünseven : tanınıp ünlü olmayı seven
Ünsevin : ünlü ol sevin
Ünver : herkesçe tanın, ünlü ol, ününü her yana Sal
Ürengül : üreyen, çoğalan gül
Ürün : doğadan elde edilen yararlı şey
Ürünay : Ay'ın verdiği ürün, ürün veren Ay
Üstün : nitelik bakımından benzerlerinin çok üstünde olan, iyi nitelikli, Yüksek düzeyli
Üstünay : benzerlerinin çok üstünde ve Ay gibi güzel
Üstüngül : nitelik bakımından en üstün gül, iyi nitelikli gül, güzel gül
Üzer : Yıldırım Beyazıt'ın kızlarından birinin adı, Üzer Hatun
V Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Vahide : Bağışlayan
Varide : Belen, erişen - soylenti
Vasfiye : Nitelikli
Vedia : Korunmasi için bırakılan emanet
Vefika : Uygun, aynı fikirde, yoldaş
Velide : Yeni doğmuş çocuk
Verda : Gül
Vesile : Neden, sebep - Kavuşma
Vicdan : İyiyi kötüden ayırmaya yarayan şuur, ahlak
Vildan : Kullar, köleler / Yeni doğmuş çocuklar
Vuslat : Kavuşma, yetişme, ulaşma
Varide : Belen, erişen - soylenti
Vasfiye : Nitelikli
Vedia : Korunmasi için bırakılan emanet
Vefika : Uygun, aynı fikirde, yoldaş
Velide : Yeni doğmuş çocuk
Verda : Gül
Vesile : Neden, sebep - Kavuşma
Vicdan : İyiyi kötüden ayırmaya yarayan şuur, ahlak
Vildan : Kullar, köleler / Yeni doğmuş çocuklar
Vuslat : Kavuşma, yetişme, ulaşma
Y Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Yağan : gökten yere dökülen
Yağış : yağma, yağan, yağmur ya da kar
Yağmur : Havadaki su buharının su damlaları halinde yere düşmesi
Yağmurca : bir tür geyik, yağmurca
Yakut : Aliminyum oksit, yapısında parlak kırmızı renkli değerli taş
Yalaz : yalım, alev, alaz
Yalaza : yalım, alev, alaz
Yalazay : yalımlanan Ay, yalımlı Ay
Yamaç : dağın eğik yüzeyi, bayır
Yapıncak : bir tür benekli beyaz üzüm
Yaprak : Ağaç ve bitkilerin yeşil kısımları
Yaprakgül : gül yaprağıışığı, Güneş aydınlığı, çakan ışık, şimşek
Yarpuz : su kıyılarında yetişen, güzel kokulu bir ot
Yasa : töre, gelenek, kural, buyruk, düzen
Yasemin : Yaprakları tek damarlı, beyaz kırmızı ya da sarı renkli çiçekleri olan bir bitki
Yaşa : hiç ölme, yaşamını sürdür
Yaşam : canlıda, doğumdan ölüme değin geçen süre
Yaşar : ölmez, yaşamını sürdürür
Yaşıl : yaşla ilgili, yaş gibi, taze, yeşil
Yaşın : ışık, çakan ışık, yıldırım, şimşek
Yayla : (Öz Türkçede "yaz" mevsimi anlamında olan "yay"dan) Kışı sert, yazı serin olan olan dağlık yer; yaz aylarında Bir süre kalınan yüksek ve serin, dağlık yer
Yazgülü : (genellikle yazın doğan kız çocuklarına verilir) yazları açan gül
Yegül : yeğni, ağırlığı az, hafif
Yelda : Uzun ve siyah / Yılın en uzun gecesi
Yeldem : eli çabuk, çabuk iş gören
Yeliz : Yel ve iz rüzgar ve izi anlamında
Yener : üstün gelir, üter, yengi kazanır
Yeniay : Ay'ın ilk günlerindeki hali, ayça, hilal
Yenisey : Orta Asya'nın en büyük ırmaklarından birinin adı
Yepelek : ince yapılı, ince, narin
Yeşil : sarı ile mavinin karışımıyla ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk, yaprak rengi
Yeşim : yeşil renkte çok değerli bir taş
Yeter : (artık çocuk istemeyenler son çocukalrına verirler) yetişir
Yıldan : belli bir yıl ile ilgili
Yıldız : Gökyüzünde geceleri görülen ışıklı gök cisimlerinin adı.
Yıldızhan : oğuzların Bozok kolunun inandığı üç gök tanrısından biri
Yonca : Birçok türü bulunan bitki
Yosun : Çiçeksiz bitkilerin, suların yüzünde ve dibinde bulunan bir türü
Yönal : Belli bir yöne doğrul
Yönel : Yüzünü belli bir yöne doğru çevirmek
Yöntem : bir ereğe ulaşmak için tutulan düzenli yol
Yudum : bir içimlik sıvı, bir içişte yutulacak miktar
Yumak : top biçiminde sarılmış yün ya da pamuk iplik
Yumuk : henüz açılmamış çiçek, gonca, yumulmuş, kapanmış, tombul
Yurdagül : ülkeye gül, yurda gül olarak doğmuş
Yurdagülen : yurda, ülkeye gülümseyen, ülkeye gelen
Yurdakul : yurt için ülke için kul olan, ülkenin kulu
Yurdanur : ülkeye, yurda ışık, aydınlık olan,
Yurday : ülkeye Ay, yurda Ay gibi doğan
Yurdeşen : yurdu, ülkesi mutlu ve şenli
Yurdum : ülkem benim olan, yurt, benim yurdum
Yurdun : benim değil
egemen olarak yaşanılan toprak parçası Ülke, insanın doğup büyüdüğü yer, vatan
Yurtsal : yurtla ülkeyle ilgili
Yurtsay : "Yurdu say, yurda saygı göster"
Yurtsev : "yurdu sev"
Yurtseven : ülkesini, yurdunu seven, yurt sevgisi olan
Yurtsevil : yurt gibi çok sevilesin
Yurtsevin : yurt gibi sevinesin
Yuva : kuşların ve kimi hayvanların yumurtlamak, yavrulamak, kuluçkaya yatmak Ya da yavrularını büyütmek için yaptıkları küçük barınak, aile ocağı ev
Yüce : yüksek, büyük, ulu erişilmez
Yücel : Yüceleş, yüksel, büyüdükçe büyü, ulu ol, yüce ol
Yücelen : yüceleşen, yükselen, yüce olan
Yücelt : yücelmesini sağla, yüceleştir, yükselt
Yücelten : yüceleşmesini sağlayan, yüceleştiren, yüce bir duruma getiren
Yüksel : Özellikle manevi anlamda yüce ol
Yükselen : bulunduğu yerden daha yükseğe çıkan, ilerleyen
Yükselir : yüksekleşir, yücelir, ilerler
Yağış : yağma, yağan, yağmur ya da kar
Yağmur : Havadaki su buharının su damlaları halinde yere düşmesi
Yağmurca : bir tür geyik, yağmurca
Yakut : Aliminyum oksit, yapısında parlak kırmızı renkli değerli taş
Yalaz : yalım, alev, alaz
Yalaza : yalım, alev, alaz
Yalazay : yalımlanan Ay, yalımlı Ay
Yamaç : dağın eğik yüzeyi, bayır
Yapıncak : bir tür benekli beyaz üzüm
Yaprak : Ağaç ve bitkilerin yeşil kısımları
Yaprakgül : gül yaprağıışığı, Güneş aydınlığı, çakan ışık, şimşek
Yarpuz : su kıyılarında yetişen, güzel kokulu bir ot
Yasa : töre, gelenek, kural, buyruk, düzen
Yasemin : Yaprakları tek damarlı, beyaz kırmızı ya da sarı renkli çiçekleri olan bir bitki
Yaşa : hiç ölme, yaşamını sürdür
Yaşam : canlıda, doğumdan ölüme değin geçen süre
Yaşar : ölmez, yaşamını sürdürür
Yaşıl : yaşla ilgili, yaş gibi, taze, yeşil
Yaşın : ışık, çakan ışık, yıldırım, şimşek
Yayla : (Öz Türkçede "yaz" mevsimi anlamında olan "yay"dan) Kışı sert, yazı serin olan olan dağlık yer; yaz aylarında Bir süre kalınan yüksek ve serin, dağlık yer
Yazgülü : (genellikle yazın doğan kız çocuklarına verilir) yazları açan gül
Yegül : yeğni, ağırlığı az, hafif
Yelda : Uzun ve siyah / Yılın en uzun gecesi
Yeldem : eli çabuk, çabuk iş gören
Yeliz : Yel ve iz rüzgar ve izi anlamında
Yener : üstün gelir, üter, yengi kazanır
Yeniay : Ay'ın ilk günlerindeki hali, ayça, hilal
Yenisey : Orta Asya'nın en büyük ırmaklarından birinin adı
Yepelek : ince yapılı, ince, narin
Yeşil : sarı ile mavinin karışımıyla ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk, yaprak rengi
Yeşim : yeşil renkte çok değerli bir taş
Yeter : (artık çocuk istemeyenler son çocukalrına verirler) yetişir
Yıldan : belli bir yıl ile ilgili
Yıldız : Gökyüzünde geceleri görülen ışıklı gök cisimlerinin adı.
Yıldızhan : oğuzların Bozok kolunun inandığı üç gök tanrısından biri
Yonca : Birçok türü bulunan bitki
Yosun : Çiçeksiz bitkilerin, suların yüzünde ve dibinde bulunan bir türü
Yönal : Belli bir yöne doğrul
Yönel : Yüzünü belli bir yöne doğru çevirmek
Yöntem : bir ereğe ulaşmak için tutulan düzenli yol
Yudum : bir içimlik sıvı, bir içişte yutulacak miktar
Yumak : top biçiminde sarılmış yün ya da pamuk iplik
Yumuk : henüz açılmamış çiçek, gonca, yumulmuş, kapanmış, tombul
Yurdagül : ülkeye gül, yurda gül olarak doğmuş
Yurdagülen : yurda, ülkeye gülümseyen, ülkeye gelen
Yurdakul : yurt için ülke için kul olan, ülkenin kulu
Yurdanur : ülkeye, yurda ışık, aydınlık olan,
Yurday : ülkeye Ay, yurda Ay gibi doğan
Yurdeşen : yurdu, ülkesi mutlu ve şenli
Yurdum : ülkem benim olan, yurt, benim yurdum
Yurdun : benim değil
egemen olarak yaşanılan toprak parçası Ülke, insanın doğup büyüdüğü yer, vatan
Yurtsal : yurtla ülkeyle ilgili
Yurtsay : "Yurdu say, yurda saygı göster"
Yurtsev : "yurdu sev"
Yurtseven : ülkesini, yurdunu seven, yurt sevgisi olan
Yurtsevil : yurt gibi çok sevilesin
Yurtsevin : yurt gibi sevinesin
Yuva : kuşların ve kimi hayvanların yumurtlamak, yavrulamak, kuluçkaya yatmak Ya da yavrularını büyütmek için yaptıkları küçük barınak, aile ocağı ev
Yüce : yüksek, büyük, ulu erişilmez
Yücel : Yüceleş, yüksel, büyüdükçe büyü, ulu ol, yüce ol
Yücelen : yüceleşen, yükselen, yüce olan
Yücelt : yücelmesini sağla, yüceleştir, yükselt
Yücelten : yüceleşmesini sağlayan, yüceleştiren, yüce bir duruma getiren
Yüksel : Özellikle manevi anlamda yüce ol
Yükselen : bulunduğu yerden daha yükseğe çıkan, ilerleyen
Yükselir : yüksekleşir, yücelir, ilerler
Z Harfi İle Başlayan Kız Bebek İsimleri
Zahide : Dinin yasak ettiği şeylerden sakınan
Zehra : Beyaz ve parlak yüzlü olan
Zekiye : Aklı, zekası olan, çabuk kavrayan
Zeliha : Züleyha'nın bir başka söyleniş biçimi
Zeliş : din kitaplarındaki Yusuf ile Züleyha öyküsünün kadın kadın kahramanı "Züleyha'dan Zeliha ve ondan Türkçeleşen biçim
Zeren : kavrayışlı, anlayışlı zeki
Zerrin : Nergis
Zeynep : Değerli taşlar / Mücevher
Zeyno : Zeynep'in halk dilindeki söylenişi
Zişan : Şanlı, ünlü, çok tanınmış
Ziynet : Süs, süs eşyası
Zübeyde : Öz, cevher
Zühal : Dokuz gezegenden altıncısı (Satürn)
Zühre : Çiçek açan / Çoban yıldızı (Venüs)
Zülal : Berrak, saf, tatlı, soğuk su
Züleyha : Hz. Yusuf'un karısının adı
Zülfiye : Saçları çok güzel olan
Zümrüt : Yeşil renkli bir değerli taş
Zehra : Beyaz ve parlak yüzlü olan
Zekiye : Aklı, zekası olan, çabuk kavrayan
Zeliha : Züleyha'nın bir başka söyleniş biçimi
Zeliş : din kitaplarındaki Yusuf ile Züleyha öyküsünün kadın kadın kahramanı "Züleyha'dan Zeliha ve ondan Türkçeleşen biçim
Zeren : kavrayışlı, anlayışlı zeki
Zerrin : Nergis
Zeynep : Değerli taşlar / Mücevher
Zeyno : Zeynep'in halk dilindeki söylenişi
Zişan : Şanlı, ünlü, çok tanınmış
Ziynet : Süs, süs eşyası
Zübeyde : Öz, cevher
Zühal : Dokuz gezegenden altıncısı (Satürn)
Zühre : Çiçek açan / Çoban yıldızı (Venüs)
Zülal : Berrak, saf, tatlı, soğuk su
Züleyha : Hz. Yusuf'un karısının adı
Zülfiye : Saçları çok güzel olan
Zümrüt : Yeşil renkli bir değerli taş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)